Dinin Tanımı – İlmihal Diyanet

24.04.2020
1.309
Dinin Tanımı – İlmihal Diyanet

DİNİN TANIMI

Tanımı en zor kavramların başında din gelmektedir. Dini tanımlarken
gerek geçmişte yaşamış gerekse günümüzde mevcut bütün inanç şekillerini
kuşatan ve hepsinde müşterek esasları ifade eden bir tanım yapmanın zorluğu
ortadadır. Dinin bütün dinleri içine alabilecek bir tanımı ancak din
kavramının sınırları kesin bir şekilde belirlendikten sonra yapılabilir. Kapsamlı
bir tarif için öncelikli olarak şahsî tecrübe yoluyla elde edilmiş olan
dindarlık kavramını tahlil etmek ve elde edilen sonucu dinî gerçeklerle karşılaştırmak gerekir. Bütün zorluklarına rağmen yine de dinin çeşitli tanımları
yapılmıştır ve bu tanımlar genelde tanımı yapanların kendi sübjektif görüşlerini
yansıtmaktadır. Çağdaş Batılı ilim adamları tarafından dinin birbirinden farklı tarifleri yapılmıştır. Bu tarifler büyük ölçüde ferdî tecrübe ile zihnî, hissî, taabbüdî ve içtimaî elemanlardan ibaret beş unsurun birini ya da birkaçını öne çıkararak
yapılmıştır. Ferdî tecrübe dışında kalan mevcut bu dört unsuru şu şekilde
açıklamak mümkündür:

a) Zihnî unsur. İnsanın kendisinden üstün bir güç ve kudretin mevcudiyetini
zihnen kabulü. Tanrı kavramı veya çok genel ifadesiyle kutsal
kavramı, bütün dinlerin özündeki temel unsurdur.
b) Hissî unsur. Zihnen varlığı kabul edilen bu üstün güç ve kudrete karşı
kalben duyulan bağlılık duygusu.
c) Taabbüdî unsur. Zihnen varlığı kabul edilen, kalben kendisine
bağlanılan yüce kudrete karşı bazı davranışları yapma yükümlülüğü.
Buna davranış faktörü de denilmektedir ki çok genel olarak ibadeti
veya kulluk gereklerini ifade etmektedir.
d) İçtimaî unsur. Aynı zihnî, hissî, taabbüdî unsurları paylaşan insanların
oluşturduğu sosyal grup.
Dinlerde bulunan bu unsurların yanında, din bilimleri açısından dini
oluşturan hususlar olarak kabul edilen ve bütün dinlerde bulunabilen unsurların
başlıcalarını şu şekilde sıralayabiliriz: Tabiat üstü, insan üstü varlıklara
inanç (Tanrı, melekler, cinler, ruhanî varlıklar gibi); kutsalla kutsal
olmayanı ayırma; ibadet, âyin ve törenler; yazılı veya yazısız gelenek (kutsal
kitap, ahlâkî kanunnâme); tabiat üstü, insan üstü varlık veya kutsalla
ilgili duygular (korku, güven, sır, günahkârlık, tapınma, bağlılık duyguları
gibi); insan üstü ile irtibat (vahiy, peygamber, dua, niyaz, ilham gibi vasıta ve
yollarla); âlem ve insan, hayat ve ölüm ötesi görüşü, hayat nizamı; içtimaî
grup (cemaat) ve bu gruba mensubiyet.
Bazı dinlerde bunların hepsi, bazılarında ise sadece bir kısmı bulunur.
İslâm bilginleri dinin tarifini, Kur’ân-ı Kerîm’de yer alan açıklamaları ve
İslâm inançlarını göz önünde bulundurarak yapmışlardır. Buna göre hak
dinin tarifi şu şekildedir: Din akıl sahibi insanları kendi tercihleriyle
bizzat hayırlı olan şeylere götüren ilâhî bir kanundur.
İslâm bilginlerinin din tarifleri hak din için düşünülmüş dar kapsamlı tariflerdir.
Bu tariflerde ortak noktalardan biri dinin ilâhî kaynaklı olduğunun
vurgulanmasıdır. Buna göre gerçek din beşer kaynaklı olamaz. Yine bu
tariflerde dinin akıl ve irade ile ilişkisi gösterilmiştir; bu da dinin bir akıl ve
tercih konusu olduğu anlamını taşır. Nihayet dinin insanları özü itibariyle
hayır olana yönelten bir kanun şeklinde tanımlanması dinin aynı zamanda
bir aksiyon alanı olduğunu gösterir. Buna göre din, insanın kâinattaki varlıkları
müşahede ederek duyular üstü ilâhî gerçekleri kavramasından ibaret
görülebileceği gibi kişinin kendi çabasıyla ulaşamayıp, sadece vahiy kanalıyla
elde edebildiği gerçekler bütünü olarak da tarif edilebilir.

 

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.