Allah’tan en çok âlimler korkar (Esra’ya mektuplar 03)

02.04.2021
432
Allah’tan en çok âlimler korkar (Esra’ya mektuplar 03)

Allah’tan en çok âlimler korkar

Aleykümselâm hocam. Allah herkesi farklı eğitir demiştiniz hocam. Ve nasip işi… Sizin bilginizden faydalanmaya nasibim varmış ki faydalanıyorum. Her gün ilim adına yeni bir şey öğreniyorum, yeni doğmuş gibi sıfırdan ama… Üzerine ekleme değil, üzerini çizip tamamen farklı bakmak hayata, yaşamaya… Aslında gerçekleri görmeye başlamak… Her yeni bir şeyleri keşfedişte biraz daha içim tuhaf oluyor… Korkum, Rabbimden ilmimi artırmasını isterken, sadece bilgi olarak kalması bende, amele dökememek… Bu kadar çok şey öğreniyorken, bildiklerime yetişememek… Biliyor olmak için değil, amel etmek için öğrenmek nasip etsin Mevla’m… Çünkü biliyorum sadece öğrenmek, bilmek yetmiyor… Allah´a inanmayanlar da biliyor en az bizim kadar… Tek farkımız uygulamada ortaya çıkıyor… Allah´ın seçtikleri arasına ancak, bildikleri ilmi hayata uygulayarak girilebilir… Rabbimin beni her geçen dakika, daha çok seviyor olma ümidi heyecanlandırırken, korkutuyor da… Başaramamaktan, mücadelemde yetersiz kalmaktan endişeleniyorum. Bu nedenle, benin için çok dua edin hocam! Olur mu? Öğrendiklerimi kolayca uygulamayı, nasip etsin Mevla´m, bana…

Rüyamda saçlarım dökülmüştü: Alnım açılmıştı iyice ve kafa derim de bayağı görülüyordu. Bir de sivilceye benzer şeyler vardı, saçımda. Sıkmaya çalışıyordum onları… İçimden hasta mıyım acaba diye geçiriyordum. Hocam bu şekilde rüyalar görüyorum ara sıra; saçlarım dökülmüş şekilde…

Rabbime emanet olunuz hocam. Selam ve dua ile…

 

Günaydın Esra!

Evet, Allah her kulunu farklı amaçlarla, farklı özelliklerle yaratır ve eğitir. Duygu ve düşüncelerin güzel!Öğrendikçe ve Allah’a yakınlaştıkça nefsinin korkuya kapılması doğaldır. İşin ciddiyetini anlayanlar ancak, gerektiği kadar umutlanır ve korkar. Ayet ne diyordu;

’Allahtan ençok, âlimler korkar.’.

‘Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?’

Bir de, hikmet ilminin giriş kapısı, korku kapısıdır, denilir. Allah’ı her an hatırlamaya, yani zikre başlayan kul, hem korkar, hem de sever, sığınır, umutlanır…

O nedenle denilir ki;

Bu dünyada, ’Korku ile ümit arası yaşamak gerekir.’

Mümin, Allah’ın dostluğunu kaybetmekten korkar; mücrim ise, gazabının gelip çatacağını bildiğinden, korkar. Korku insani bir duygudur. En az cesaret kadar hayat kurtarır.

Korkmaktan korkmamalısın…Zamanla;

’Allahın dostlarına korku yoktur, onlar hüzün de duymazlar’ ayetine mazhar olursun inşallah!

’Allahümme, la havfün aleyhim vela hüm yehzenun:’

Bu ayeti ezberle… Çok korku olduğunda sağ elini kalbinin üzerine koy, dokuz kere oku, elini kaldırmadan sağ böğrüne kadar mesh ederek çek. İki kere de orada, son noktada oku ve âmin diyerek bitir.

O korku zail olur.

Gitmediğini, tam emniyetin oluşmadığını görürsen, öbür namazda yine oku! Ta ki, o korku senden gidinceye kadar…

Bu tür duaların hem niyete, hem de başında ve sonunda üç salâvata ihtiyacı olduğunu biliyorsun, değil mi? Her seferinde belirtmeyelim.

İnsan bir duaya başlarken üç veya dokuz defa istiğfar eder. En az üç kere başında ve üç kere sonunda salâvat getirir.

Sonra; niyetsiz dua olmaz. İlle de niyet gerekir. Kendimiz duyacak kadar sesli yapılır ki melekler duysun… İçinden yaptığın dualara melekler bile şahit olamaz.

Bir sırrını seslendirmedikçe, Allah’tan başka kimse bilemez, ama kendine bile seslendirsen artık o sır olmaktan çıkar; hem lütuf melekleri hem de gazap melekleri duymuşlardır,

Duyuracaklardır. Yerin kulağı vardır, demek bu demektir.

Bu âlemde hiç kimse başkaları görmeden herhangi bir fil işleyemez.

’Her gözetleyeni gözetleyen biri vardır.’ Er geç yapılanlar açığa çıkar… Suçun açığa çıkması için bir süre vardır. O süre, hikmette, suçun işlendiği saat ile ilgilidir. Bazıları hemen, bazıları yıllar sonra ortaya çıkar.

Uzun zaman sonra çıkacak bir suçun sahibi, daha önceki bir suçu nedeniyle kaza-i ölümle ölürse, son işlediği suçun hesabı öbür âlemde görülecektir.

İşlenen bir suçtan kurtulmanın tek yolu, istiğfar etmek ve işlenen suçun tahmini günahından çok daha büyük bir sevap işlemektir.

İlahi adalet terazisi burada da düzenli ve hassas bir şekilde çalışıp durmaktadır.

Bunu fark etmek için gönül gözünün açık olması gerekir. Zerre miktar iyilik de, zerre miktar kötülük de kaybolmaz. O nedenle istersen, Muhammed Mustafa (s.a.v.)ol, ya azarlanır, ya cezalandırılırsın. Abese suresini bir kez daha okumanı tavsiye ederim.

Bir de ’Ayıbı ayıplamak, ne ayıp’ adlı şiirimi okumanı öneririm.

En kısa istiğfar ’estağfurullah’ demek suretiyle yapılır.

Efendimizin tavsiye ettiği istiğfar ise şu şekildedir:

’Estağfirullah, Estağfirullah Estağfirullah. El azimüm el kerim. Subhanallahü ve bi hamdihi, subhanallahül aziym, estağfirullah’ bunu da ezberlemeli ve sık sık istiğfar etmelisin. Bilip bilmediğim günahlarımın affı için Rabb’im, deyip bu istiğfarı okumalısın.

Özellikle zikirden önce ve uykuya girmeden önce…

Saçının döküldüğünü gördüğün rüyaya gelince, rüyan çok güzel… Birtakım sıkıntılarından kurtulacaksın… Ayrıca ileride sana haç nasip olacak, inşallah. Bunun anlamı hacca gidebilecek kadar dünyalık edinebilmek demektir. Yani gelecekte varlıklı bir hayatın olacak, inşallah.  Her şeyin en doğrusunu Allah bilir.

Fakire böyle bildirildi, böyle yorumladık. Umulur ki daha başka güzellikler de o rüya ile sana ilham edilmiştir. Her yorum, anlatıldığı kadarıyla sınırlıdır.

Sevgiyle kal, sevgili kal. Selam ve dua ile.

Yayınlanma tarihi: 9 May 2015, 02:12

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.