Ey yaratanına halife İnsan

30.04.2017
259
Ey yaratanına halife İnsan

Ey yaratanına halife İnsan

Ey yaratanına halife İnsan

‘’Ey Allah indinde en azizi olan İnsan;

Rabbine karşı daima edebi muhafaza et. Hadiselerin Cenab-ı Hakk’ın takdiriyle meydana geldiğini unutma.
Arada vasıta olan ne varsa sadece birer izafi sebepten ibarettir. Tasavvufsuz ilim atıldır.

İlimsiz tasavvuf ise batıldır.
Bu ikisini cem eden âlim hakikate ulaşır.
İlim amellerin esası ve tashih edicisidir.
Amelsiz ilimde fayda olmadığı gibi
İlimsiz amelde de fayda yoktur.
Mukallit; azaptan korktuğu için günahlardan kaçınır.
Gayesi cennettir.
Muhakkik; günahkâr olmaktan korktuğu için haramlardan sakınır.
Niyeti rıza, arzusu da cennettir.
Israrla dilediğiniz halde dualarınızın gerçekleşmemesi sizi umutsuzluğa düşürmesin.
Zira Allah duaların kabul olacağına dair söz vermiştir.
Ancak bu sizin istediğiniz zaman değil,
O’nun sizin için en doğrusunu takdir ettiği zaman olacaktır.
Sonsuz varoluş,
Hassas bir hesap üzerine
Muhteşem bir ahenk içinde
İlahi zaman geometrisi üzerine yaratılmıştır.
Yıldızlar kâinatı kozmik seyahatlerinde yörüngelerinde
Anı, günü, haftaları ve ayları,
Yıl ve yüzyılların takvimini
Mekân ve zamana
Her an yeni bir varoluşla sunmaktadır.
Zaman ve mekân içinde yazılan bu satırlar
Kalemin ucundaki elektron uçuşmaları ile kozmik perdeyi dalgalandırıp,
Zaman ipine sıkıca bağlanıp
İtina ile mekânın içine kaldırılmıştır…
Ne bilginler geldi, neler buldular,
Mumlar gibi dünya ya ışık saldılar.
Hangisi yarıp geçti bu karanlığı.
Birer masal söyleyip uykuya daldılar…
-içinden geçtiğim su neydi, orası neresiydi.
Âlem-i kebirin marifeti.
Âlem-i kebir;
Cevahir ve arazdan ibarettir.
Yani araz ve cevahirin mecmuuna âlem denir.
Âlem de iki kısma ayrılır.
Âlem-i gayb, âlem-i şuhud.
Ey hak talibi insan,
Ey irfanı, istidadı, meal-i idrakine kabiliyetli
Ve insanlık sıfatına tam müdrik mahlûk!
Bil ki sen ‘’âlem-i kebirin’’ bir nüsha ve numunesisin.
Yani sen bir âlem-i sağirsin (küçük elemsin).
Bu âlem-i kebirde(evrende) her ne var ise,
Âlem-i sağirde (kendinde) mukabili vardır.
Ey insanoğlu,
Sen nefsinin evvelini, ahirini, zahir ve batınını bilmiş ve anlamış olasın.
Zira dünyaya gelmekten Murad
Kesb-i kemal (kemale ermek) seyr-i cemal(Allahın cemalini gözlemlemek) içindir.
Nefsi tezkiye edip,
Sonra marifetullah’a nail olmaktır.
Hadis-i kutside:
“nefsini bilen rabbini bilir” buyurulmuştur…’’

CAN KUŞUM TEN KAFESTE
İş bu söze hak tanıktır,
Bu can gövdeye konuktur
Bir gün ola çıka gide
Kafesten kuş uçmuş gibi…

Yunus Emre

“Sen insan bedenini insanın kendisi sanmadasın. Oysa bu beden ruhun elbisesinden başka nedir ki? Hiç insanın değeri giydiği elbiseyle ölçülür mü? Değer ya da değersizlik onun ruhuyla ilgilidir, bedeniyle değil. O halde sen gözünü ten elbisesinden çek de o libasın içindekine dikkat et. Şekle değil, manaya bak. Eğer şekilce benzerlik insan olmaya yetseydi iyi de kötü de bir olurdu.” [Hz.Mevlana, Mesnevi,3/1616]
”Vücut senin atındır ve bu dünya o atın ahırıdır.
Atın yemi binicinin yiyeceği olamaz.” [Hz.Mevlana, Fihi Mafih]
Bilindiği gibi insanın iki yönü vardır. RUH ve beden. RUH insanın aslıdır. İnsan ancak Allah’ımızı anlayabilecek ve O’na kulluk edecek kapasite ile programlanmış şuurlu bir ruh olarak bir müddet imtihan için emaneten beden içinde bulunmaktadır. RUH yani insan; cesetle bağlantılı olmadan yaşadığımız bu maddi âlemden hiçbir cihetle, asla istifade edemez. Şu maddi âlemden istifade edebilmesi için, beş duyu ile Allah tarafından ceset aracında HAPİS olarak tutulmaktadır. VÜCUD yani CESED Allah’ın CC. şu maddi âlemde, HER AN insana sunmakta olduğu, maddi ve manevi nimetlerinden istifade edip, kıymet ve değerlerini anlayabilmesi ve algılayabilmesi için, kendisine verilmeyip, sadece istifadesine sunulmakta olan, 100 trilyonluk hücre yığınından ibaret, ÇOK KIYMETLİ ROBOT bir araçtır. EVET, CESED HER AN ALLAH CC. TARAFINDAN RUHUN, YANİ İNSANIN HİZMETİNE SUNULMAKTA OLAN MUHTEŞEM İLAHİ BİR MAKİNEDİR. Yani halk arasında Allah CC. bu vücudu bize emanet etti sözü insanı Allahtan CC. uzaklaştıran SAPTIRICI VE ŞİRKE GÖTÜRÜCÜ BİR İFADEDİR. Vücudumuz bize EMANETEN VERİLMİŞ DEĞİLDİR. Her an Allah’ın tasarrufunda olup BİZ ONUN İÇİNDE, ALLAH CC. TARAFINDAN CEBRİ OLARAK İMTİHAN İÇİN EMANETEN BULUNUYORUZ. DOLAYSIYLA VÜCUD BİZE VERİLMİŞ DEĞİLDİR. VÜCUDUMUZ ŞU ANDA ALLAH’IMIZIN CC. KURET ELİNDEDİR. BİZİM ZANNETTİĞİMİZ CESEDİMİZDEKİ HAREKETLERİMİZİ BİZZAT ALLAH’IMIZ CC. İLMİ VE KUDRET-İ İLAHİYESİYLE YAPIYOR AMA BİZE YAPTIĞIMIZI ZANNETTİREREK İMTİHAN EDİYOR. BİZİM ASLIMIZ RUH OLDUĞU İÇİN MADDİ OLAN CESEDİMİZE MÜDAHELE ŞANSIMIZ YOK. BİRAZCIK DÜŞÜNÜP AKLIMIZI KULLANSAK BU GERÇEĞİ ANLAYIP ALLAH’IMIZIN CC. BİZE NE KADAR YAKIN OLDUĞUNU ANLAR VE ŞİRKSİZ BİR ALLAH CC. ANLAYIŞINA KAVUŞMUŞ OLURUZ.

“BİZ O’ NA (insana) ŞAH DAMARINDAN DAHA YAKINIZ.” (Kaf,18)
“Sizi de yapmakta olduklarınız filleri de yaratan Allah’tır” (Saffat,96)
BU AYET-İ KERİMELERİ DÜNYADAYKEN DELİLLERİYLE ANLIYARAK HİSSEDEBİLİRSEK SIRATI GEÇERKEN DE BUNUN MÜTHİŞ MUTLULUĞUNU YAŞARIZ İNŞA’ALLAH.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.