Halik sıfatını Allah kimseye vermez

Hayırlı akşamlarınız olsun kıymetini hocam. Bu aralar mutsuzum, unutulmuş gibi hissediyorum kendimi. Sanki sınıfın arka sıralarında oturan dikkatle, hayranlıkla onu dinlerken hiç fark edilmeme hissiyle sessiz çığlıklar atma, beni de gör, buradayım bak, benimle de ilgilen diye yakarış durumu gibiyim.

Sessiz çığlığım size gelmiyor, sanki yokmuşum gibi. Kızmayın, kırılmayın lütfen.

Tutunduğum Rabbimden sonra ki tek dalımsınız. Bu bekleyiş, bu görünmeyiş içimi çok acıtıyor. Şımarıklık yaptığımı düşünün, ilgiye ihtiyacı var deyin ama kırılmayın ne olur. Orada olduğunuzu bilmek öyle huzur veriyor ki her gün defalarca sizinle sohbet ediyorum. Ama bu aralar bu sessizlik beni korkutuyor işte.

Yoğunsunuz biliyorum. o nedenle de rahatsızlık vermek de istemiyorum ama ne bileyim işte sanki kaderine terk edilmiş yetim gibi hissediyorum kendimi. Hiç bir şey istemiyorum sizden yukarıda yazdığım gibi süre dolmasına rağmen aynı zikirime devam ediyorum hala. sonsuza kadarda aynen devam edebilirim ama ses verin. Tek isteğim “buradayım, iyiyim, seni duyuyorum” demeniz yeter. Rüya falan görmüyorum.

Ama kimseye beddua etmiyor, etrafımı da o olumsuz duyguları ve kelimeleri terk etmeleri için uyarıyorum. Herkes bir şeyler soruyor, danışıyor, korkuyorum yanlış bir şey söylemeye; o vebali almaya. Ama gözlerimde kapatamıyorum, banane bulamıyorum. Dilim döndüğünce yanıtlamaya, en azından kötüyü iyi olanla değiştirmelerine yardımcı olmaya çalışıyorum. Birkaç arkadaşımı sayfanıza yönlendirdim, hatta birine zikir de verdim. Paylaşımlarınızdan ihtiyacı olana verebilirsiniz tembihine istinaden. Nedendir bilmem, arkadaş ve dost meclislerinde nerden geldiğimizi anlamadan dini sohbet içinde buluyorum kendimi.

Bir bakıyorum herkes bir soru soruyor. Ben de kendimce yanıtlamaya çalışıyorum, yazılarınızdan yola çıkarak.

Ne yapıyorum ben kıymetli hocam. Ne çok şey öğrenmişim sizden ama siz gitmiş gibisiniz sanki. Ben tek başıma yapamam ki. Biliyorum benim fetihim de başladı ama at sürmeyi, kılıç kuşanmayı öğrenmeden beni savaşa yollamayın. Daha bilmem gereken çok şey var, hatta daha yeni başladık kıymetli hocam.

Selam es selame R. Hanım; bir yereler gitmiş değilim. Buradayım. Anlık ulaşamadıklarıma yayınladığım yazılarla ulaştığımı düşünüyordum. Her biriniz kadrajımdasınız ya herkesi selamlayacak vakit bulamıyorum.

Meğer insanımız ne kadar rabbiyle olmak istiyormuş… Ve meğer zikir çekmek isteyenlere ne kadar yanlış bilgiler verilmiş, korumasız bırakılmış. Ve savunmasız, eğitimsiz savaşa sürmüş bu eski kaynaklar. Meğer ümmet gerçekten sahipsizmiş. Ve kendilerini din âlimi sananlar hikâyelerle ne kadar çağdaş insanımızdan uzak kalmış, savrulmuşlar.

Zikir olarak Oku da ne okursan oku demişler. Ne kadar okursan oku demişler. Ye, ye de ne yersen ye der gibi… Ne kadar yersen ye der gibi. Neresinden tutmalı mevlam. Şu kısa zaman diliminde gelen bilgiler ve sorularla, bilinçsizce çekilen zikirlerin sonunda düşülen durumlar içimizi yakıyor. Anlamını bilmeden esma okuyor, kardeşlerimiz.

Tutmuş, el halik el bari ve el melik esmasını bir yıldır çekiyorum diyor ve bana soruyor; ‘’hocam bunların anlamı nedir.’’ El halik ve bari yaratıcı demektir, el melik ise yaratılmışı her türlü ihtiyaçlarını karşılayarak yöneten demektir, diyorum. Yani sen bu esmalarla Allah’tan bende yaratmak istiyorum ve yarattığımı yönetmek, kendi evrenime hükmetmek istiyorum diyorsun, diyorum. Şaşırıyor.

Nasıl mutlu ettiniz beni şu an anlatamam Rabbim yardımcımız olsun. İyisiniz ya, buradasınız ya, çok şükür, bin şükür Rabbime.

Ve efendimizden sonra gelmiş geçmiş en büyük marifetullah bilgisine sahip,20 yüzyılın İmamı Zamanı, hafız Hüseyin kemal h.(1869–19526) bu üç esmanın da düzenli zikredilmesini son derecede sakıncalı bularak, zikredilmesi halinde, tecelli ettirebilirse, zikreden kişinin öleceğini yazıyor. Halik sıfatını Allah kimseye vermez. Şirk olur. Yaratmada da ortak tanımaz, yönetmede de buyuruyor…

Cehalet zor şey tabiî hocam; millet olarak “burada yapılmışı var”ları taklit etmek işimize gelir hep. O nedenler sürü psikolojisi içinde yanlış çobanlar yüzünden yem oluruz, sürüyle ortalıkta dolaşan sinsi kurtlara.

O, Allah tam hükümrandır, tam padişahtır, tam muhtardır. Bu devamlı zikredilemesi sakıncalı esmaları virt edinen kardeşimiz, borçtan boğulduğunu, icranın kapıya dayandığını, acilen kendisine imdad etmemizi söylüyor. Ne gani esmasını okumuş, ne mün’im esmasını ne ERRezzak esmasını okumak aklına bile gelmemiş.

‘’Biz eyyüb’e as. şu kadar servet verdik’’ mealindeki ayeti okusaydı servet sahibi olurdu. Biz Karunu servete boğduk’’ mealindeki ayeti okusaydı lord olurdu. Kuran okumadan, suhhanekeyi ezberlemeden esma okumaya başlamış insanımız.

Yığınla kitaplar okuruz. Best sellerler takip ederiz, açıpta bir Kur-an okumak, burada ne yazıyor demek işimize gelmez. Hep korkutulmuşuz, hep celali anlatılagelmiş ve bu korku yüzünden konuşulanlar, hurafeler, işimize kolayımıza gelmiş maalesef hocam.

Bana yazıyor kardeşimiz, ‘’hocam ben namaz kılamam, şimdilik uygun değilim ama esma çekmek istiyorum, hangi esmaları önerirsiniz.’’ diyor. Yani Allahın önünde nefsini secdeye götürmekten şimdilik uzakmış ama Allah’tan aklına geleni istemek üzere hevesleri varmış. Ne dileseymiş. Mesela kendisi için zenginlik, güzellik… Mesela hayran olduğu zengin, yakışıklı, şöhretli kocayı ona verse iyi olurmuş. Vah vahh denmez de ne denir.

Kendimizle yüzleşmektense, gerçeklerden kaçmak, bazı şeyleri inadına görmezden gelmek çıkış olmuş çoğumuza.

Mesajlar çoğalınca cevaplamaya zaman yetmiyor. On parmak yazan birkaç tane yardımcıya ihtiyaç duyar olduk… Bir kardeşimiz de gördüğümüzün melek olduğunu nasıl bileceğiz diyor. Sen ne görüyorsun diyorum. Ben bir şey görmüyorum, bir yazınızda o gördüğün melektir demişsiniz. Diyor. ‘’Siz nereden biliyorsunuz melek olduğunu’’ diyor.

İlkokul öğretmenliğinden emekliyim, 6 yaşında beyinleri eğitirdik… Bu soruya cevap verecek kelime bulamıyorum. Hangi seviyeden başlayıp cevaplamak gerektiğini kestiremedim… Selam es selame

Neden kimse Ahireti için bir şey istemezde sanki bu rüyadan uyanmayacakmış gibi rüya içinde yeni rüyalar ister? Cehalet çoğu için mutluluktur belki de… Hala ispat arıyorsa kendine… dönsünde kendine baksın belki orada görür bir şeyler, belkide hoşuna gitmez gördükleri.

Ekseri kadınlarımız, kızlarımız büyü sihir belasına girmişler. Bir şey yapacak, oğlan avucunun içine düşecek, cüzdanı şişkin olacak, hürriyetine dokunmayacak, alacak kredi kartını binecek arabaya, yakışıklı avına çıkacak yahut cem yılmaz sahnelerinde kahkahalara koşacak, viskiler yudumlayıp duman duman dans edecek. Saçlar yapılmış, parlatılmış ıslak ıslak ve fora, gençliğin zirvesindeki mahremiyeti diri ve dipdiri, yarısı giysili, yarısı çırılçıplak, sal gitsin ortalığa hem kendini hem en çekici parfümleri ama kalbi çok temiz. Namaz niyaz mı o da ne. Selam ve dua ile.

Meleğe ne hacet, ispata ne hacet her yol O’na çıkıyorsa gördüğün her şeyde var O.

İzninle hesap kabarıyor, mesaj ışığı git gide artıyor ve gece yarısı yaklaşıyor. Ve hemen herkes senin gibi birkaç saat geç karşılık versek feryad ediyor.

Onlar içinde dua edelim. Rabbim “Sıra tel müstakim” yoluna kılavuzları, yardımcıları olsun inşaallah. Anlıyorum hocam günlerdir bekliyorum ya yakalayınca sizi, şaşırdım tabi. Hürmetler ellerinizden öperim. Bir de Hotmail hesabınıza gönderdiklerimi okuyabildiniz mi?

Hayır, oraya hiç sıra gelmiyor. Sayfalar dolusu uzun uzun yazmışlar. Benden beş tane olsa yetişemez.

Eee ne yapacağım şimdi. Nasıl aktaracağım size olanları. Farkındayım iletişim giderek zorlaşıyor.

İnsan ne aradığını bilmezse bulduğunda alamaz.

En azından yeni ödevimi alabilecek miyim 50 günü geçti

—Kaçıncı görevi istiyorsun hatırlat, neler okudun kaç kırk yaşadın, benim hatırlamam mümkün değil.

Çok manidar oldu hocam. Ama size danışmadan kafamda bir şey yapmak istemiyorum.

Biz zor işi seçtik kişiye özel veriyoruz ve kırk gün sonra yine gel diyoruz. Sayı artıkça içinden çıkılmaz hal alıyor.

Ya latüfün 40 gün. Hasbiyallahü la ilahe illa hu.80 gün 10 gün ara v verdiğim için uzatmıştınız. Şu anda E ya halkı ya Seyyid… 50 gündeyim. 43 günden beri ulaşmaya çalışıyorum size ama nasibimizi böyleymiş demek ki.

İnşaallah gerçekten ilim istiyorsan, yazılarımızı takip etmelisin. Kitabından faydalandığımız rahmetli hocam sadece esma ilmini beş yılda çözdüğünü, beş yılda da evkatı anladığını, beş yılda efal ile ilgilendiğini ve beş yılda zat ilmini çözdüğünü kendisini celalin cenderesinden kurtardığını yazıyor. Sonunda bu ilmi yazıya geçirmeye karar veriyor. Ama bu ilmi çözerken yaptığı hatalar yüzünden Osmanlının dağıldığını, İslamın neredeyse kaybolacak kadar zarar gördüğünü, ömrünün son döneminde ancak anadoluyu kurtarabildiğini açık açık yazıyor. Bu ilim eğlence değildir. Şimdide ” Rabbi zidni ilmen ve fehmen ve imanen” oku da ilim denizine dalmana izin çıkar. inşaallah.

İnşallah. Rabbim razı olsun sizden ve sevdiklerinizden kıymetli hocam.

Kardeşlerin bekliyorlar. Hepsi de en az senin kadar umutla ve sabırsızlıkla. Cevap umuyorlar. Şu anda 15 kişiler. Sürekli de geliyorlar. Cevap verilince de senin gibi yeniden yeniden yazıyorlar. Yapışan bırakmak istemiyor. Soru üstüne soru.

Peki hocam. Ömürlü olun inşaAllah. Ellerinizden öpüyorum. Tamam, söz şimdilik bitti.

Lütfen teşekkür için bile yazma. Selam es selam e

Yayınlanma tarihi: 6 Ara 2016, 13:37