Kollarımı, kalbimi açtım, bekliyorum (Hamdiye’ye Mektuplar 7)

22.02.2021
576
Kollarımı, kalbimi açtım, bekliyorum (Hamdiye’ye Mektuplar 7)

Kollarımı, kalbimi açtım, bekliyorum

İnsanoğlu bazen küçülür, küçülür, sinek gibi, böcek gibi kalır.. Bazen büyür, büyür ilah olduğunu sanır. İnsan hakk’ın halifesi ya. En küçükte de O vardır, O’na benzer. En büyükte de O vardır, O’na benzemeye özenir. Ama, hakk bizden orta yolda, sırat-ı müstakimde gitmemizi ister. Bize tayin edilen hedef, verilen görev ancak sırat-ı müstakimde gitmekle elde edilebilir.’’

hamdiye ( 12/16/2008 )
Hocam nasılsınız, Allah sağlık ve mutluluğunuzu daim etsin. Hocam bu sabah namazımı kıldım tekrar yattım, sayfiyeyi düşündüm yatarken. Safiyeyle benzer yanlarımız çok. Bende 15 yaşındaydım evlendirildiğimde, bende ailemi kaybetmiş gibi hissediyordum. Bizde deprem yaşadık, eşim enkazdan çıktı evimiz çöktü. hala kiradayız. safiyenin benden şanslı yönleri var ,benim safiye’den şanslı olan yönlerim var. Anlatmak istediğim yaşananlar değil. şöyle düşündüm ,üzülüp ağlamak mı çözüm bunun için mi okuyorum bunları. Hocam safiyeye maddi yardım edemem ama kalbimi sonuna kadar safiyeye açabilirim, safiyenin ablası olmak istiyorum .hatta isterse bizimle bile yaşayabilir yada istediği zaman gelebilir ,benim bandırmadaki ablama gidip geldiğim gibi. Depremle çok şeyler kaybedildi ,sonrasında her ikimiz için farklıda olsa çok şeyler yaşandı ama hepsi geçti gitti. Hocam safiyeye söyleyin ablası Rize’de yaşıyor. kollarımı ve kalbimi sonuna kadar açtım onu bekliyorum. istediği zaman gelebilir. sizi seviyorum.

Tarih:17 Aralık 2008 Çarşamba 00:26:54
selam üzerinize olsun

Hayırlı geceler, Hamdiye,
Ne güzel bir duygudur şu empati. İslami kurallardan bir tanesi empati yapmayı öğrenmektir.
Kendin için ne istiyorsan başkaları için de istemeli, başa gelmesi istenmeyen bir şeyin başkası için dilenmemesi gerekir, denir. Adalet ve merhamet bunu gerektirir. Yaratılanı sevmeli yaratandan ötürü. Elde olanı ölçülü bir şekilde paylaşmalı…yakından başlayarak uzağa doğru genişleyen bir çemberle, paylaşılmalı. Mümin’lerden başlayarak, diğer dinlerin mensuplarına, kafirine putperestine, ateistine kadar, insanı insan olduğu için sevmeli.

Safiye’nin, gelecek mektuplarda göreceğin gibi, ne maddiyata ne işe ihtiyacı yok. Dedesinden kalan miras onu yaşatmaya yetecek kadar var.. Ama yardım etmek istemeni Allah değerlendirecek, yapılmış gibi sevabını verecektir. İslamda düşüncenin kötüsünden sorumlu değiliz. Ama, iyisinden sevabı yapmış gibi alırız.

Buna rağmen, insan zihnini ne ile meşkul ettiğine dikkat etmeli, olumsuz şeylerle meşkul olmaktan kaçınmalıdır. Çünkü düşünce bir zaman sonra söze dönüşür. Söz söylenir söylenmez, onu duyan melekler, gereğini yerine getirir, tecelli eder, fiile dönüşür. Bir fiili tekrar tekrar yapamaya başlarsak, alışkanlığımız olur. Alışkanlıklarımız ise artık kaderimizi belirlemeye başlar. Bir de bakmışsınız sıradan bir düşümüz, hayatımızı belirleyen huyumuz olup çıkmış.

Safiye hayat arkadaşını da buldu sayılır. Artık yalnız değil. Bir teyzesi varmış, meğer. Yıllardır konuşmuyormuş. Bayramda gidip barışmış. Kendisiyle ve rabbiyle barıştı ya artık ,en büyük düşmanını bile affedecek kadar rahmet ve merhametle doldu. Hep böyledir. Eğer Allah’la barışık isek, herkesle de barışık olabiliriz. Hani sen de herkese karşı hakkını helal ettiğini söylemedin mi.

İnsanoğlu bazen küçülür, küçülür, sinek gibi, böcek gibi kalır.. Bazen büyür, büyür ilah olduğunu sanır. İnsan hakk’ın halifesi ya. En küçükte de O vardır, O’na benzer. En büyükte de O vardır, O’na benzemeye özenir. Ama, hakk bizden orta yolda, sırat-ı müstakimde gitmemizi ister. Bize tayin edilen hedef, verilen görev ancak sırat-ı müstakimde gitmekle elde edilebilir.

Sen kendi problemlerine yoğunlaş. Çocuklarına, yurduna yuvana harca her türlü enerjini. Bir de Allah rızasında ara geleceğini. Boşanmayı aklından çıkar. Boşanmak kime çözüm olmuşta sana olacak. Eşini cennetlik et, kendin daha üstte cennet makamları elde et.’ Karı koca birbirini cennete götürür, karı koca birbirini cehenneme götürür’, diyen efendimizin şefaatini ikiniz için de iste.

İbadetlerine dikkatle devam edersen, Safiye gibi en kısa sürede düzlüğe çıkarsın. Allah dualarını reddetmez, rahmetiyle seni de sarar, sarmalar inşaallah.
Gecen, gündüzün hayır olsun.

Tarih:17 Aralık 2008 Çarşamba 19:57:05
selam üzerinize olsun

Hocam 24. mektup olağanüstü ,hem çok sevindim hem de bana da gelecek mi böyle haberler diye hüzünlendim .Şu anda Esra olmayı çok isterdim. Rabbim sen büyüksün.
Sizi seviyorum hocam

hacı ali
11 Haziran 2010 Cuma 12:02:53

………….yazıya yorum bölümüdür…………..

ÖNEMLİ:

a 09 ( 6/11/2010 )
hayırlı cumalar olsun
bu günkü yazınız düşündürdü beni yaşadıklarımı düşündüm
bunda 6 yıl veya 7 yıl oluyor çok yoğun bir tempo içinde yaşıyordum çocuklarım gelinlerim torunlarım arasında öyle yorgundum ki hem gönül yorgunluğu hemde bedenen torunlara bakıyor çoğunlukla bende yemek yeniyor evlerine öyle gidiyorlardı kalabalık olmuştuk neredeyse her akşam 10 kişi oturuyorduk sofraya çok mutluydum ama yorgun
tabiki sıkıntısı da vardı o kadar insanı idare etmek kırmadan kırılmadan el kızları vardı arada
neyse lafı uzattım özür dilerim asıl sormak istediğim konu başkaydı
o yorgunluk ve sıkıntılar arasında teselliyi yazmakta buldum acılarımı umutlarımı yaşayıp yaşayamadıklarımı kaleme aldım romanlar yazmaya başladım yazdım epeyce yazdım teselli aracım olmuştu
ama bir muddet sonra yazdıklarımı yaşadığımı gördüm ne hala yaşa maktayım nasıl oldu nedendir anlamadım bu durum beni şaşırttı
niye nedendir şimdi şiir yazıyorum ama romanlarım iki si yarım kaldı onları yaşamak ürküttü beni nedenini merak ediyorum
bu günkü yazınız bunu size anlatmak isteği verdi saygılarımla
umarım sizi yormam
saygı ve dualarla

Tarih:11 Haziran 2010 Cuma 12:00:20
RE:ALLAHIN rahmeti üzerinize olsun

Selam;

Yazılarımın birçoğunda özet olarak, dilinize ve düşüncelerinize sahip olun, olumsuzu tefekkür etmeyin, kurgulamayın, söylemeyin hele hele yazmayın demeye çalışıyorum..

Öyle ki kazara ağzınızdan olumsuz kelime çıkarsa ’alllah korusun’ diyerek o çıkan kelimeyi meleklerden geri alın diyorum. Çünkü dedikleriniz hemen tecelliye geçer.

Melekler insanların emrindedir. Secde etmek demek, tabi olmak, emrine girmek, itaat etmek demektir.ve kur’anda bu apaçık belirtilir. Şeytan dışında, bütün olumlu yahut olumsuzluk icad eden melekler insana tabiidir. onların bizimle irtibatı da dil iledir.

’O, birşeye ol deyince o şey hemen oluverir’

Bu Allahın esma gücüdür. BU SIR; İnsanın Allah’ın halifesi olması gerçeğinden ibarettir.

Gayb aleminde (misal alemi) herşeyin çekirdeği hazır bekler. İlgili kelime (isim) zikredilir edilmez misal alemindeki o kelimenin karşılığı olan saklı varlık zahire zuhur eder. Yedi semanın melekleri talep edilen o esmanın gereklerini yerine getirir ve en kamil şekliyle zahire çıkarır, hakikat aleminde görünür, elle tutulur şeylere dönüştürür.’ DUalarınız olamasaydı ne işe yarardınız’ Ayetini bu açıdan düşünmekte fayda vardır.

Sözün söylenmesi ile zahire çıkışı arasında bir zaman geçer.. Geçen bu zaman ile çok bilinçli olarak söylemediğimiz sözlerimiz arrasındaki bağlantıyı unuttuğumuzdan bu hikmetin farkına varamayız.. Ancak ilahi vahiyden anlarız. Beşeri akıl bunu çözmeye kabilyetli olmadığından önce iman ile kabul eder, zamanla aydınlanan kalp gözümüzü devreye sokmaya çalışırız. Bu nedenlerle olup biteni kendimizden bilmek yerine başka şeylere hamlederiz.
Şu halde hayal kurarak canımızın istediği gibi kurguladığımız roman, hikaye döner bizim yaşam hikayemiz haline gelir.
Öyleyse azizim;
İlgi alanlarınıza dikkat ediniz
fikirlerinize dönüşür.
fikirlerinize dikkat ediniz
hayallerinize gönüşür
hayallerinize dikkat ediniz
sözlerinize dönüşür.
sözlerinize dikkat ediniz
fiillerinize dönüşür.,
fiillerinize dikkat ediniz
alışkanlıklarınıza dönüşür.
alışkanlıklarınıza dikkat ediniz
KADERİNİZ OLUR..

Hele bu kişi mümin ise ….

’Mümin;
ya hayır konuşsun,
yahut sussun.’Hz.Muhammet.

selam ve dua ile.

ayse09 ( 6/11/2010 )
———————————————
selamün aleyküm

yazınızı okudum iyice
peki rabbim bizleri yaratırken yaşantımızıda ana rahminde yazmış

düşünceler nasıl değiştirir yaşayacağımız her şey ölümümüze kadar yazılmış değilmidir bizler düşünce ve yazdıklarımızla sanırım bunu değiştiremeyiz

düşünüyorum içinden çıkamadım beni bağışlayın kafam öyle karışık ki
yıllardır düşünürüm bunu mesela ilk yazdığım romanım ıstanbul da yetişmiş biri doğuda nasıl yaşar diye düşlemiştim yazıp bitirdim geçmiş zaman yalan olmasın sanırım 6veya 8 ay sonra gelinmin tayını artvinin altı prmak köyüne çıktı onunda başka hikayesi var
benimde gitmem zorunlu oldu gittiğimiz zaman ilk gün muhtarda kaldık ve ertesi günü sağlık evini gördük işte beni şok eden olaylar kitapta yazdıklarım ayneni yaşadım zeynepte roman kahramanı ebe kız ve gelimnimde ebe sağlık ocağının hali yani ben orada karlar altında hep ben bunuda yazdım dedim durdum
bu olaylar bizim kaderimizde yazılmadımı yani ana rahminde
sonradanmı tecelli etti
buna benzer olayları çok yaşadım
sizi sıkmak istemiyorum sadece bazı olayları öğrenmek istiyorum
saygı ve dualarımla

Tarih:11 Haziran 2010 Cuma 15:44:58
RE:RE:RE:ALLAHIN rahmeti üzerinize olsun

Bu konu kader bahsine girer. Kader bahsi ise hikmet ilmine sahip olanların bile birebir çözdükleri bir mesele değildir. Tarihin derinlikleri bu konuda yazılmış sayısız kitapla doludur. Öyle hemen bir küçük yazıyla anlatılamaz, anlaşılamaz.. Varsaysam ki ben size üçbeş sayfa ile açıklama yapsam, sizin beyninize, gönlünüze hitap edip etmediğimi bilemem.. benim yüklediğim anlamlarla size ulaşmaz ki kelimeler.

kuran bize değişen kaderden ve değişmeyen kaderden bahseder.

Ecel yani oluşumlar, sonuçlar, iki türlüdür.. biri eceli müsemma ve biri eceli kaza.. eceli müsemma bir nesnenin veya kişinin yaratılışta kendisine yüklenen en son dayanma ömrüdür.. Mesela bir ampul üretiyorsunuz ve ömrü ortalama onbin saat diyorsunuz…bu onun eceli müsemmasıdır.. ama illede onbin saat dayanacak demek değildir. .daha kullanımıa girmeden kırılabilir, takarken bozulabilir, elimizden düşebilir, düzensiz akım onu yıpratıp birkaç saat hatta birkaç dakikada öldürebilir. bu da kullanma veya dış etken nedeniyledir.

yani siz /ben kadın yahut erkek doğarken irade sahibi değildinik. babanızı annenizi seçmediniz, renginizi ,vatanınızı, doğduğunuz coğrafyayı seçmediniz. cahil alim anne veya şeker hastası baba veya anneden doğdunuz ve hastalık özünü doğarken getirdiniz. veya kalp krizi geçirme riskiyle doğdunuz.. anne rahminde yazılanlar bunlar. bir de genlerinizdeki diğer kalıtımların bileşkesi size bir ömür tayin etti. ama günahları sınırsız işleyip cezası olan hastalıklara yakalanmak suretiyle intihara sürüklenirseniz kazai ölümle ölmüş olamaz mısınız.. allah korusun. benzemek gibi olmasın.. misali misal bilsin mevlam, sizi de bizi de affetsin.
eğer herşey doğuşta tebit edilseydi, cüz iradenin anlamı da, dinin ve ilimin, tedbirin, öğrenmenin de bir anlamı olmazdı.. özetle değişen kaderden bahsettim ben size.. değişmeyenlerden değil. Ayrıca değişen kaderde de Allah bizimledir. Hiç birşey Allahın kapsama alanı dışında değildir.

bu konu ağır bir konudur..
allah en doğrusunu bilir ve kişinin yetenekleri dorultusunda anlamasını sağlar.. hidayeti veren o’dur.
selam ve dua ile.

Yayınlanma tarihi: 19 Ara 2014, 07:39

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.