İki Ağaç

24.01.2021
496
İki Ağaç

İki Ağaç

‘Sayın; Bayan Kezban HATEMİ’ye !’

‘Cennet dünyâda idi’ dedin, tebrik ederim !
‘Âdem yüksekten indi’ dedin, bu doğru derim !
Ama sizce ‘Bir bahçe imiş dağda bu cennet !’
‘Ve ovaya inmişler !’ Uluğ getirdi cinnet !
Bu çeşit tahminlerle ! Ekranı bastı buğu !
Uzmana şans verir mi, bilmem, ‘Ceviz Kabuğu ?’
Uzman olmadığını zîrâ o etti kabûl !
Bilmediğini bilmek de bir erdem en makbûl !
Şimdi beni dinleyin artık ! Hanımefendi !
Bir kez kadını yenmiş olsun ! Erkeğin fendi !
Cennette dağ yok ! Kur’an ile Tevrât’ı oku !
Âdem öyle inmedi ! Onda değişti doku !
Şeffaf, yoğun olunca ! Titreşimleri düşer !
Yüksek perdeden iner ! Ve perdelenir beşer !
“Nefsini bilen, bilir RABB’ini !” En doğru söz !
‘“Bilen bilmeyen farklı !”’ Çünkü bahse konu öz !
Nefis dişi kelime ! ‘Havvâ’, bu nefsin ismi !
Havvâ ! Âdem’in şeffaf ve soyut olan cismi !
Âdem’in sol yanından zevcesi çıkmış ! Niçin ?
Sol,cana ! Ve sağ, Rûha ! Simge olduğu için !
‘“Nefsiniz eşinizdir”’ diyor bak bize âyet !
Âdem üfürülen rûh ! Zevç odur ! Açık gayet !
Han, Hanım ! Ve Beg, Begüm ! Man, Woman ! Ve Bay, Bayan !
Dişi sözcük, erkekten çıkmış ! Bu ayân ! Beyân !
‘“RAB kendi sûretinde halk eyledi Âdem’i !”’
‘“Dişi ve erkek yaptı !”’ İşte bu çift cins demi !
Pırıl pırıl şeffaftı ! Bu halk edilen Âdem !
Nûr olan RABB’inin o, benzeri idi mâdem !
Tevrât ;‘“Onu değil de ! Onları halk etti”’ der !
Bu birçok olduğuna onun işâret eder !
‘“Sizleri halîfeler yaptık arzda”’der âyet !
Biz Arzı devralan ilk ırkız ! Bu açık gayet !
Cennetteki ağaçlar ilk mâsûm ırk ! Bilinç az !
Nefes temiz ! Şehvet yok ! Sırf ışıktan alır haz !
Sâde Rûh bilinç vermez ! Beden fizik değilse !
Kök toprağa girmeli ! Şarttır toprak elbise !
Upuzundu her insân ! Dört beş boy kavak gibi !
Boyuna büyüyordu ! Değildi hırs sahibi !
‘“Dirilme !”’ Kıyâmete dek ertelenmemişti !
Tekrâr doğma, ölümden hemen sonraki işti !
Şeffaf ten gidip ! Daha şeffafı geliyordu !
Hiç farkına varmadan, vücûd inceliyordu !
Bazı ağaçlar gibi, hem erkekti ! Hem dişi !
Üçüncü ırkta oldu ayrı cinslerde kişi !
Dikkat et, âyet : ‘Dünyâ’ demiyor da, diyor ‘“Arz !”’
Yoğun ‘Dünyâ’dan, şeffaf ‘“Arz”’ı ayırır bu tarz !
Bu Arz’ın dokusundan halk edilmişse Âdem ,
Arz da şeffaf olmalı ! Âdem şeffaftı mâdem !
Cennet ilk şeffaf Arzdı ! Irk, İbrâhim milleti !
Fosil ilmi ne bilsin ! Yoktu ki iskeleti !
‘“Sekîne”’ giydirilmiş idi ! Arzda ilk ırka !
Arzda ‘Sâkîne’ dendi ! Irk ise, yedi fırka !
‘“Yedi deniz yazamaz kelimelerimi”’ der !
ALLAH, yedi alt ırka burda işâret eder !
‘“Sîna ateşi”’ gibi idi Arz ! Herkes volkan !
Alınırdı ateşle aptes ! Kutubdu mekân !
‘“Çıplağım, üşüyorum, açım”’ dedi bak Âdem !
Cennetten kovulup da, Sekîne bittiği dem !
Demedi HAK ‘Âdem’e : ‘Bana secde et !’ Niçin ?
Sâf ırka dîn ve namaz gerekmediği için !
Hep trans halindeydi ! Henüz yok idi aklı !
RABB’ini seyrederdi ! Özü değildi saklı !
Bu nedenle Âdem’in ‘“SÂFİYULLAH”’ tır ismi !
‘İlk Âdem’den çıkmıştır ! Bu şeffaf ırkın cismi !
‘İlk Âdem !’ Bu sâf ırkın ALLAH’taki modeli !
‘“ALLAH’ın fıtratı”’ O ! İsmi MUHAMMED ÂLÎ !

HAYÂT AĞACI !

Cennet bir rûh okulu ! Meyve bahçesi değil !
‘“Hayât ağacı”’ndan kast, ‘“Sekîne !”’ Rûha eğil !
Can dünyâda buğday yer ! Ve cennette Sekîne !
Sekîne’ yi isteyen ! Arz merkezine ine !
Tevrât ‘“Hayât ağacı doğu tarafında”’ der !
‘“Meryem yıkanmak için, doğuya doğru gider !”’
Kâbe’nin kapısı da bakar ‘doğu’ yönüne !
Kâbe Dünyâ merkezi olmakla erdi üne !
‘“Cennetlikler sağ yanda !”’ Acaba bu söz niçin ?
Doğu ! And ! Ve sağ ! Ayni kelime ! Onun için !
Arz merkezinden dikey hat kutublardan geçer !
Mıknatısın iğnesi, Kuzey Kutbunu seçer !
Değirmenin taşını çeviren eksen, kutup !
‘Kutubdur !’ Kim ererse kendi rûhunu tutup !
‘Hâcer-i Esved’ HAKK’ın sağ eli ! Doğu yönü !
Zemzem hiç kurumayan kaynak ! Kapının önü !
Yoğunlaşmaya, ilkin o taştan başladı Arz !
Dünyâ oluştu ! Ak taş siyah oldu ! Secde farz !
Kâbe’de İbrâhim’in var bak ! Bir ayak izi !
Arz demek yumuşakmış ! Düşündürüyor bizi !
‘Bir tek hücreyle başlar !’ Minik evren insân da !
Bir kadın, bir erkekten gebe kaldığı anda !
Îsâ ! ‘“Seçkin dostunun adını koydu Piyer !”’
Dedi : ‘“Piyer üstüne tapınak kurun ! Değer !”’
Piyer ! ‘Taş’ demek ! Yâni mâbedin temel taşı !
Bu taştan inşâ oldu soyut Arz ! Başta taşı !
Fisagor ! ‘Taş’ ardından vaaz verirdi ! Niçin ?
‘Tercüman’ olduğunu taşın öğretmek için !
Taş ! ALLAH’a tercüman olan halîfesi ‘“Rûh !”’
Cennetteki Âdem o ! Bunu bilmez ham güruh !
Papanın evi artık Sen Piyer kilisesi !
Taşla taşlandı Îsâ ! Duyulmaz oldu sesi !
Kâbe için ALLAH der: ‘“Dünyâdaki ilk mâbet !”’
Bu taştan yüz çeviren ! Taş olur ilelebet !
Dünyâ ! ‘Alçak yer’ demek ! Kelime kökü ‘Deni !’
Yâni yoğun kaldıkça ! Olamayız medenî !
‘“Arz ağırlık atacak kıyâmette”’der RAHMÂN : !
‘“Ölüler dirilecek !”’ Arz şeffaflaştığı an !
Bu arz hem dünyâ ! Hem de senin toprak bedenin !
‘Perdenin arkasından !’ Çıkacak halk edenin !
Çıkacak olan ! Yine senden başkası değil !
Melek ilk Âdem oldu ! Kendi önünde eğil !
HAKK’ın her özelliği, bir ismine bürünür !
Ve isim, tam yansıtan bir velîde görünür !
Hem FÂTMA ! Hem MUHAMMED ! HAKK’ın ERRAHÎM ismi !
Biri Arzın, öbürü ise Dünyânın cismi !
Bu yüzden RESÛL dedi :“FÂTMA benden bedeldir !”
Nasıl ki bak ! Sağ elin karşılığı sol eldir !
Bu yüzden onu “Kendim” deyip ÂLÎ’ye verdi !
‘“İki deniz, kanalla biribirine erdi !”’
HAK der : ‘“İki denizden çıkar inci ve mercan !”’
Biri elmas tozuyla ! Biri kanla ! Verdi can !
HASAN-HÜSEYİN ! Oktav farklı MUHAMMED-ÂLÎ !
‘Evlât, babanın sırrı’ sözünün bu, meâlî !

YASAK AĞAÇ !
Sözü burada kesip dönelim biz Âdem’e !
RABB’inden bilgilerle mest olduğu o deme !
‘“HAK bilgi”’ soyut meyve ! O şeffaf yapar canı !
Canın gittikçe artar rûhuna heyecânı ! ,
‘“Meyve yemek denildi bilgi almaya !”’ Niçin ?
Yenen şey hücre olup sonra çıktığı için !
Âdem’e vahyolan sır ! Soyut hücre dokurdu !
Her hücrede ‘“ALLAH’ın fıtratı”’nı okurdu !
Bunlar yasaklanmamış bilgiydi ! Hepsi soyut !
Rûhun gıdası idi ! ‘“Cennet”’ kaldı hep boyut !
Soyut , tene girince çıkmaz ! Posası yoktur !
Somut, tene girince kalmaz ! Pisliği çoktur !
‘“Yasak meyve”’ çekmişti Âdem’in ilgisini !
Çünkü kapsıyordu o ! ‘“Kıyâmet”’ bilgisini !
Ölü diriltme sırrı ! Kendinden saklanmıştı !
Sandı ! ‘Hep yaşamasın’ diye yasaklanmıştı !
‘“Sekine”’ ile canı hep yenileniyordu !
‘Ölümsüz değilim ben’ diye o bunu yordu !
Zaten kuşkulanmıştı ! ‘Ayırım oldu’ diye !
‘“Yüceler”’ secde emri almamıştı !”’ Bu niye ?
HAKK’a sorunca bunu ! O şöyle açıkladı :
“ON İKİ İMÂM, AHMED, FÂTMA onların adı !”
Her âleme ! Ona hâs vücûd ile inerler !
Olurlar Üçler ! Beşler ! Altılar ! Denen erler !
Asılları sâbittir ! Yansırlar aynalara !
Buna ‘“İstivâ etmek”’denir ! Kendinde ara !
Senden gelecek onlar ! Cennet âleminde de !
‘“Biz”’lerden olacaksın ! ‘Ben Arzda ÂDEM’im !’ De !
‘Korkma ! Ölüm sırrını sana vermedim’ diye !
Diriltme hakkı âit ! En son İMÂM MEHDÎ’ ye !
‘“Yasak ağaç”’ işte bu ! Kökü fıtrat bilgisi !
İçiçedir fıtratın ‘“HANÎF DÎN”’ le ilgisi !”
Havvâ dedi Âdem’e : ‘Mehdî gelene kadar,
Doğan herkes ölecek ! Olsalar bile dîndar !
Öğretelim her cana diriltmeyi ölüyü !’
Ve Âdem sırrı kaptı ! Bozuldu en son büyü !
Vücûd yoğunlaşınca ! Anladı Âdem niçin :
Ölü olmak lâzımdı ! Önce dirilmek için !
Ölmek ise ! Dünyâda ancak mümkündü ! Neden ?
Çünkü yalnız Dünyâda mevcûddu çamur beden !
Cennet de Dünyâ oldu ! O bürününce ete !
Bağlandığı için o ! Canı ile cennete !
Zîrâ ‘“Artık diken ver”’dedi ! Dünyâya da HAK !
Deve gibi ! Dikene oldu Âdem müstahak !
Âdem’i çivileyen haç oldu ! Her bir ağaç !
Derisi hayvân postu idi ! Ve her öğün aç !
‘“Fıtratını emânet etmişken”’ halk edeni !
‘“Kitab yüklü merkebe”’ döndü yazık bedeni !
‘“Câhil”’, yâni ‘kendini bilmez Âdem !’ Dedi HAK !
Kendine yazık eden ! Bir ‘“Zâlim”’dir muhakkak !
İlk Arzı ‘“Altı günde”’ yaratmışken HAK bile !
Beklemedi yedinci ırkı ! Acele ile !
RAHMÂN insân hakkında ‘“O acelecidir !”’ Der !
ERRAHMÂN ! ‘“O sabırlı”’ ismine eşit eder !
‘Penis ile vagina !’ Oldu ‘“Hayât ağacı !”’
Gönül dili yerini ! Ses dil aldı ! Ne acı !
Diriltme formülünü unuttu fizik cismi !
‘Mehdî bekleyen insân !’ Oldu Dünyâda ismi !
‘“Özümü kararttım ben affet !”’ Dedi o mâdem !
Hiçbir yerden inmedi ! Yalnız değişti Âdem !

AF !

Özünden kopmamaktan ibâret ‘“HANÎF DÎN”’i !
İhânet eden ! Fizik Arzda bulur kendini !
‘“Pişilecek, ateşte kalınıp çağlar boyu !”’
‘“Deri değiştirip”’ hep arınır insân soyu !
Siyah, kızıl, sarı ve beyaz derili mevcûd !
Çıkınca diğer renkler ! Şeffaf olacak vücûd !
Yılan gibi, insân ve Arz değiştirir deri !
‘Yedi çağ’ geçip bunlar ! Olur ALLAH’ın eri !
‘Dünyâ ! Donup taş olmuş ! Kış uykusunda yılan !
Uyanıp yutana dek ! Sen üstünde oyalan !’
Mevlânâ, Arz sırrını böyle az ve öz açtı !
Anlayan ! Semah yaptı ! Kalan ! Câmiye kaçtı !
Mûsâ’nın o yılanı ! Firavuna düşmandır !
Çıkma vakti, erilen veya ölünen andır !
Mesîh ! İbrânîcede ‘Meşih !’ Ve ‘Nahaş !’ Yılan !
Aynı sayı, ölünce senden çıkacak olan ! (358)
Ejderha resmi vardır bak ! Her eski mâbetde !
Ona ‘“Arzda en son gün çıkacak”’ fıtratın de !
‘“Arz yaratığı”’ onun Kur’anda öbür ismi !
Can toprak tenden çıkar ! O, Arzdan ! Şeffaf cismi !
Arapça ‘yeri tepen’ anlamındadır adı !
Yer çekimi işlemez ! Dimdik Âdem evlâdı !
Kitabda ona denir ‘“Kıyâmet terâzisi !”’
Çıkan canın tartılır bir anda tüm mâzisi !
‘“Ayırır inançlı ve inançsızı o derhâl !”’
Ona karâr verdirir ! İçinde olduğun hâl !
Daha da kötü olur ! Çıktığında kötü can !
Vicdânın baskısından ! Artık özgürdür o an !
Kafesten kaçan ! Koşar ise ormana nasıl !
Sevinçle vahşîleşir ! Çünkü hayvândı asıl !
Arap der : ‘Arapçada azab, tatlı kökünden !’
Ateşi bak ! Şeytana beden yaptı halk eden !
İyi çok daha iyi olur ölünce ! Niçin ?
Vicdânıyla yüz yüze ! Artık olduğu için !
HAK ‘“Günâhı misliyle iâde ederim”’ der !
İyiliğin misli yok ! ‘“Rahmet”’ sırf sevgi eder !
Dünyâyı bak ! ‘DNİA’ olarak yazar Arab !
Harflerini değiştir ! ‘“ADNİ !”’ ; İbranîce ‘“RAB !”’
Denî, Dünyâ ! Yedinci çağda olur cennet Arz !
‘“Sâlihlerdir vârisi !”’;‘“BİZ”’lerden olur bu tarz !
Şimdi beşinci ırkız ! Arz dördüncü devrede !
Şeffaflaşma başladı ! İlk dönüm noktası de !
Kova burcu ufukta ! Bu vizyon burcu ama,
Bir felâketten sonra ! Olacak bu sıçrama !
Olacak yedinci ırk ve Arz yeniden şeffaf !
İşte o zaman ancak ! Çıkacak ALLAH’tan af !

İNFÂZ !

Son ırkta “MEHDΔ olur ! Her ırkta sınıf geçen !
Ayrılacak ‘“Doğru yol”’ ile ‘“Yokuş”’u seçen !
Bir şey yanınca ! Duman ile çıkmakta ışık !
Her kömür arasında ! Marsık vardır karışık !
Dünyânın tembel kısmı, kopup dönüşür Ay’a !
Oraya gönderilir ! Son ırkta kalan yaya !
‘“Kıyâmet yaklaşınca ay yarılır”’ der âyet !
Ay’ın Arz ve insânla ilgisi açık gayet !
‘Merkür ve Ay götürür canı ! Güneş yargılar’ ;
Mars infâz eder ! Dünyâ mumyasını sargılar !
Şeffaf teni giydirip soyan da ! Yine Ay’dır !
Hem Cibril ! Hem Azrâil ! ‘“Çift boynuzlu”’ bir yaydır !
Çalışkan Mehdî olur ! Ve dünyâ, ‘“Arz cenneti !”’
Arzın kalmaz zerresi ! Ne de insânın eti !
Cennet meleği gibi, insânlar olmaz sırf sâf !
‘Ben’den ‘Fıtrî’ bilince ! ‘“Biz”’e geçerler saf saf !
‘“Meleği bile bir gün yargılayacağız”’ der !
Bu sözünde haklıdır çok şükür ! Aziz Peder !

GAYB ERENLERİ !
İnişi söyler Tevrât ! Çıkışı ise İncil !
Biri der: ‘Ben’ önemli ! Biri der: ‘Olma bencil !’
Hiçbir şifreli harf yok ! Ne Tevrât ! Ne İncil’de !
Kur’an-ı en son kitab yapan şey ! İşte bu ! De !
‘“GAYB”’ın bütün sırları, bu kitabda saklıdır !
‘Gayb erenleri’ bilir ! Onlar HAKK’ın aklıdır !
‘“ALLAH gayb’ı açıklar seçtiğine !”’ ‘“Şimdi az !”’
‘“Gayb’ı kimseyle değil ! Herkes ile paylaşmaz !”’
ALLAH, ‘“En eskiler”’ ve ‘“Yakınlar”’ için dedi :
‘“Evvelce onlar çoktu ! Şimdi azdır adedi !”’
Üçüncü ırkın sonu ve dördüncünün başı,
Henüz şeffaftı ! Hem de ‘“Ulular”’dan dı aşı !
‘“Eskilerin eskisi”’ denir artık bunlara !
Beşinci ırkta az var ! Ama yok değil ! Ara !
Tevrât’ta insân, ‘“Adam !”’ Toprak ise ‘“ADAME !”’
Gel de sen şimdi Arza ! İnsân vücûdu deme !
Kuzey Kutbudur bil ki bizim dünyânın başı !
‘“Gayb erenleri”’ orda şimdi de ! Yapar aşı !
Kuzey ‘Kutbudur !’ Arzın tek emniyet supabı !
Fazla elektriği boşaltmak için kapı !
Arz, hayâtını borçlu ! ‘Kapı’ olan kutuba !
ÂLÎ, ‘“Kökü göklerde cennet ağacı Tuba !”’
‘“Yasak ağaç !”’ En yüksek HAK bilincimiz RAB’dır !
Can cennette melektir ! RABB’i ona serâbdır !
Melek mâsûm ve sâftır ! Ama bilmez kendini !
ALLAH’a çıkan tek yol ! ALLAH’ın ‘“FITRAT DÎNÎ !”’
Sâde hayâtta kalmak ! Can için değil amaç !
‘“Hayât ağacı”’ Arza naklolmadı ! Gözü aç !
Can kazanmalı önce ! Maddede ‘Ben’ bilinci !
İstiridyede hapis olmadan ! Çıkmaz inci !
Ben bilinci üstünde mevcûddur ‘“Rûh”’ bilinci !
Ona ‘“Cebrâil”’, diyor ! Taklit erbabı dînci !’
Rûhu RABB’e bağlayan tek köprü ! ‘“Sekîne”’dir !
İçi ‘“Hikmet”’ le dolu ! Eşsiz bir definedir !
Arz altı günde ! Âdem yedincide oldu halk !
Yedi ırk basamağı çıkarak ! ‘“Ayağa kalk !”’

SENTEZ !
Soyadın, ‘En sonuncu’ demek ! Kezban HATEMİ !
‘“Sonuncu ilk olacak”’ der Îsâ ! Düşün emi !
İlk tohum ve son tohum arası çizgi ağaç !
İki Âdem arası köprü dünyâ ! Gözü aç !
İşte bu yüzden ona ‘“Sırat köprüsü”’ derler !
Geçemeyenler onu ! Canlarıyla öderler !
Hügo diyor : ‘Yarattı HAK birinci Âdem’i !’
‘Ne zaman başlayacak ikincisinin demi ?’
Güzele âşık olmuş ! Notur damın kamburu !
Sökmeye çalışıyor ! Sırtından kötü uru !
Son Âdem giydirecek can her rûha ! ‘“Ses”’ ile !
‘“Ol dediği şey olur !”’ Bir kez geldi mi dile !
‘İşte bu ses’ ‘“İblîs’in bilemediği isim !”’
Tohum yoksa ! Hiçbir şey yaratamaz kör cisim !
‘“Dünyâda en çirkin ses merkebin sesidir”’ der !
‘“Yaratan ses”’i çıkar ! Demek istiyor ‘“PEDER !”’
‘“Cennette bak boş lâf yok !”’ Hep ‘“Selâm”’dan ibâret !
‘“Zekeriya susunca !”’ ‘“YAHYA doğdu !”’ Al ibret !
HAK der :‘“Taptığınız put, sinek bile yapamaz !”’
Bu put, hayvân canımız ! Âdem değil ! Bilen az !
‘“Yüce Meclis dopdolu !”’ Hiç boş olmaması farz !
Şeffaf erenle dolu ! Dünyâ olmayan her Arz !
Tevrât ona :‘“Çember”’ der ! Şekli uçan dâire !
Fizik bedense dikey ! Şimdilik vesâire !
Dâireye dönüşür ! Secde etse kendine !
Bu yüzden ! Farz olarak namaz kondu her dîne !
‘“Gökte olan kimseler zikrederler !”’ Der âyet !
Kimse bilinçli varlık demek ! Bu açık gayet !
‘“HAKK’ın yarattığının çoğuna üstün insân !”’
Demek : ‘O kimselere !’ Fazlası oldu ihsân !
Her yerdeki şeytanı ! ERRAHMÂN kovdu ! Niye ?
Yoğunlaşıp ! Sırları unutabilsin diye !
‘“Yaklaştırılmıyor bak ! Şeytanlar hiç Burçlara !”’
Nedenini, onların yoğunluğunda ara !
‘“Zaten kâfirlerdendin sen !”’ Dedi ! ‘“Kovunca HAK !”’
‘“İblîs ! Önceki arzda yoğun kalan ‘“Cin !”’ Mutlak !
Bizim Arzda doğamaz ! Devri bittiği için !
Sızar omuriliğe ve beyne ! İçin için !
Her ırk sonu geçittir ! Kur’anda ‘“Berzah”’ denir !
Küçük ‘“Kıyâmet !”’ Sevap ve günâhla ödenir !
Altı devre bir maç var ! Yedinci devre final !
‘“Büyük kıyâmet”’dir O ! Çalış ! Kupayı sen al !
Mâsûm ! Ama bilinçsiz idi ilk iki ırk ! Bil !
ALLAH’ı seyretmekle ! Kul olmak değil kabil !
Son ırkı bekleme sen ! ‘“Arz Cenneti”’ hep açık !
Kalbindeki noktadan gir ! Soyut uzaya çık !
Tevrât’ta cennet : ‘“Ginet !”’ Yazar ; G, N, T, ile ! (x)
Üç tür harf hesabının baş harfi ! Keşfedile !
İşte cennet sırrı bu ! Sayın; Kezban HATEMİ !
‘“Bilinmeyeni !”’ ‘“Bilen !”’ Birine bırak ! Emi !
‘“KİTAB İLMİNİ”’ bilir bende-i ÂL-İ ABÂ !
Fakire, söz verir mi CEVİZOĞLU acaba ? (xx)

M.H.ULUĞ KIZILKEÇİLİ
ANKARA – 20.11.1998

Yayınlanma tarihi: 18 Tem 2017, 12:50

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.