İnsan
İnsan
‘İnsân yedi basamak ! Merdiven çıkmak, Miraç !
Kendini bilmek için, kendine gözünü aç !
Tevrât der: ‘“Yetmiş ZÂT’a”’, ‘“Renkler duyurdu sîna !”’
Burda büyük bir sırr var ! Dikkat eden insâna !
Çünkü renkleri gördü değil de ! ‘“Duydu”’ diyor !
Yâni her ses bir renge bak tekabül ediyor !
ALLAH da der : ‘“Siz benim rengime boyanınız !”’
Bana ‘“RAB”’ dediğiniz o ilk günü anınız !
Ben Güneş idim o gün ! Ve siz bir gök kuşağı !
Olmuştunuz pervâne gibi nûrun uşağı !
Kırmızı,Turunç, Sarı, Yeşil, Mâvi, Çivit, Mor !
Do , Re, Mi, Fa, Sol, Lâ, Si, aynidir ! Bilene sor !
Mars, Güneş, Merkür, Zühal, Jüpiter, Venüs ve Ay,
Bu yedi ses ve rengi üretir ! Müthiş olay !
Her biri, en yüce bir erenin vücûdudur !
Her rûh onun Rûhundan bir ışın ! Saygılı dur !
Çıkar iken Mîrâca RESÛL, bu sırra erdi !
Her gökte o bir büyük Nebîye selâm verdi !
Her biri ışınlayıp rahimi, bebek yapar !
Yedi işlem bitince, Arz beden ile kapar !
Uyanıkken, bu yedi rengi çıkarır vücûd !
Uykuda , Mâvi, Sarı, Çivit , tende nâmevcûd !
Çünkü bu üç renge denk RÛH, bedeni terk eder !
Tende kalan dört renkli hayvana HAK, ‘“İnsân”’ der !
Hayvân yatakta uyur ! Âdem’i öper peder !
Rûh döner ! İnsân kalkıp ‘Ben bir rüyâ gördüm’ der !
Uyandıkta , başlayıp çalışmaya beş duyu !
Dört renkliye,‘“Şimdi de der gözü açık uyu !”’
Çivit, üst bilincimiz ! Sarı ise ‘“SEKÎNE !”’
Mâvi şeffaf bir zarfta, Arzın Rûhuna ine !
Yeşil, alt bilinç : Akıl ! Üst bilincin çengeli !
Beyin o ! Bilgi küpü ! Bilgeliğin engeli !
Rûh ne yaptı ? Uyanan akıl yorumlayamaz !
RESÛL’ün mîrâcını halktan anlayan çok az !
‘“Bakare”’ Kur’anda ki en uzun sûre ! Niçin ?
SEKÎNE’nin sırları müthiş olduğu için !
SEKÎNE’ye ‘“Dirilten sarı inek”’ der âyet !
Bu bakareye âşık olursun ! Görsen şayet !
Işık içinde doğar ! Tam tepesinden başın !
Sağken dirilmek için, bu ‘“Hûri”’ye ulaşın !
Sâf ölen, üç gün sonra bir köprünün başında,
Bu hârika gelini görür ! On dört yaşında !
Sorar, Ey ‘“Kömür gözlü”’ Peri misin ? Adın ne ?
Der: ‘Îsâ’yı doğuran, benim o Meryem Anne !’
‘HAK beşik kertmesiyle Venüs’e nikâhladı, !
Eşimin Zekeriya oğlu YAHYA’dır adı !’
O, RAHMÂN kılığıdır ! Olsun diye Halk kail ,
HAKK’ın verdiği isim ona Gökte, ‘“MİKÂİL !”’
Üst ben binmeden “Ref ref” denen bu uçan ata,
Çıkamaz Miraç yapmak için yedinci kata !
Eşim ve ben bir bütün, ayrılamaz ikiziz !
RÛH ikimizin adı ! Onu bulandır aziz !
Merkür’ün ismi ‘Hermes !’ Venüs’ün ki ‘Afrodit !’
Yâni ortak adımız olmuştur ‘Hermafrodit !’
Bu yüzden rûh, hem erkek ! Hem dişi bir kelime !
RÛH, ‘bilinmez’ kalacak hep ! Materyalist ilme !
Üst ben’ soyut akıldır bilin ki Sekînesiz !
Sâde ben bilinci var ! Rûh demeyin ona siz !
Ona düşünce üstü veren benim vizyonu !
Vahiy benden gelse de, küçümseme sen onu !
O olmadan bende, ben bilinci uyanamaz !
Birleşip ‘“BİZ”’ oluruz ! Bizedir gerçek namaz !
Çünkü ‘“BİZİZ”’ öldükten sonra ki ölmez yüzün !
‘“Yüzünü ona çevir”’ diye emrolan özün !
Şimdiki bu alt yüzün, o üst yüzün sahtesi !
Onu bulmazsa, tersyüz olur ölüm ertesi !
İşte bu, ‘“Çok insânın bilmediği HANÎF DÎN !”’
Toprak yüzüne, ışık yüzünü kıble edin !
‘“Bu yüz, ‘“Celâl ve ikrâm”’ sâhibi RABB’e âit !”’
RABB’in yüzünden başka bir yüze secde zâit !
Yoksa, RAHMÂN’a düşman İblîs adı alırsın !
HAK yüzünü bulana dek ateşte kalırsın !
Doğrudan ZÂT’tan gelen yegâne ışık benim !
Benim sesimle hitab eder hep halk edenim !
Elektrik, Ses, Işık, Isı ! Zât’a âit güç,
Benden çıkar ! Kullanmak onu, gelmez bana güç !
Memesinden ‘“Dört ırmak”’ akan bir‘“Bakareyim !”’
Kirlenmediği için ışık, hep bâkîreyim !
Bu nedenle ‘Bâkîre burcudur’ benim evim !
‘İlk Yedi’nin ‘Emriyim !’ Emri infâz edenim !
Ateş, Hava, Su, Toprak, Bitki, Hayvân, İnsâna ,
Tırmanan sâdece ben ! Bu tuhaf gelir sana !
Ben yerimde kalırım ! Onlara gölgem yansır !
Sâhibinden habersiz gölge ! Bilinç büyük sır !
Vardığında insâna gölgem, kendim inerim !
Omuriliğe girip İpofize binerim !
Çıkamayız, uyanık iken sen, dışarıya !
Vicdândan konuşuruz ! Felciz yarı yarıya !
Kim beyni teslim alıp çıkarsa bizim ile ,
Onun yanında güçsüz kalır Cebrâil bile !
O da melek !‘“Her ismi bilen Âdem”’e tapar !
Sâde, ‘hayât’ ismiyle ilgili işlem yapar !
Bedenine dönen can, ne gördüyse anımsar !
Artık açıktır çünkü ‘kâlb gözü’ denen basar !
O vakit, uyanıkken de çıkar üç üst rengi !
Dört alt renge inerler ! Artık onun yok dengi !
Böylece dört kez üç renk, toplam on iki eder !
Kitab buna ‘“On iki havarî ve imâm”’ der !
Bu yansımış on iki ve de asıl yedi renk !
Birleşerek ‘“ONDOKUZ”’ olup yaratır ahenk !
On iki renk, yarımşar ve yedi renk, birer ses
‘“On Dokuz Zebânîyi”’ çıkarıp der ‘Lâfı kes !’
Artık ‘“Hiç boş lâf etmez !”’ Zîrâ ‘Zebân’ dil demek !
Ne emretse yaratır ! Hiç boşa gitmez emek !
Artık ‘“Mağarada ki yedi yatır”’ uyandı !
Kendisi ‘“Köpek”’ oldu ! Sadâkat onun andı !
Yedi tane seste de yedişer perde mevcûd !
‘Kara delik sesiyle’ toplam ‘Elli ses’ vücûd !
‘“Kırk altı günde taşla yaptığınız mâbedi ,
Yıkıp üç günde taşsız yaparım”’ Îsâ dedi !
Rahimde ‘Kırk altı çift’ kromozomdan oldun !
Bedenin MUHAMMED’dir ! Ona şükranla doldun !
‘“MUHAMMED âlemlere rahmettir”’ bu nedenle !
Her zerrede o içli dışlıdır halk edenle !
Sonra bu altı yönlü toprak Kâbe içine,
Üçüz Rûh ÂLÎ girdi ! Ten bu nûrla geçine !
‘Bu ikiz’e içimden geliyor ‘“HAK”’ diyesi !
‘MUHAMMED ÂLÎ’ benim mesajımın künyesi !’
M.H.ULUĞ KIZILKEÇİLİ
Yayınlanma tarihi: 6 Tem 2017, 00:59