Bir Ruhani İle Temas – Kamer Hanım’a Mektuplar 1

10.07.2021
958
Bir Ruhani İle Temas – Kamer Hanım’a Mektuplar 1

Bir Ruhani İle Temas

K: Sizi bekliyordum. Müsaitseniz bir kaç dakikanızı alabilir miyim?

HAB: Selam, hayırlı günler. Şu anda ben de sizi düşünüyordum. Kalbim sizinle meşguldü. Dilim duadaydı. Buyur.

K: Allah razı olsun. İyisiniz inşaallah.

HAB: Şükürler olsun iyiyim. Siz nasılsınız?

K: Çok şükür abi. Fazla vaktinizi almayacağım. Dün akşam hazretle konuşma geçti aramızda S. aracılığıyla. Onu paylaşmak istiyorum.

HAB: Buyur.

K: Ben her zamanki gibi aciz kalıyorum, siz yardım edersiniz anlamama diye. Ailevî sözlerini atlıyorum. Eşimdeki keşiflerden sordum. Dedi ki, aynen yazıyorum:

“İnsan dünyadan 3 şeye hasretle gider. Topladığına doymaz, umduğuna kavuşamaz, önündeki ahiret yolculuğu için iyi azık temin edemez. Rahman yaşarken anlayamadıkları değerleri öldükten sonra anlamanın kimseye faydası yok. Sevdiğinizi dirileştirmenin yolu hayatın tazeliğinde itiraf ve ifade edebilmektir…”

HAB: İzliyorum, devam ediniz lütfen..

K: “… Emri bil maruf yani (iyiliği emretmek ) ve nehy-i anil münker yani (kötülükten nehy etmek)’tir”. Ancak yazıyorum abi

HAB: Sorun değil… Zamanım var.

K: “… Müstehabat ve mekruhat şeyhin nefsinde tahakkuk etmediği takdirde, bunların biri ile emretmesi veya nehy etmesi şeyh için layık değildir. Çünkü kendi nefsinde olmayan şeyle emretmenin tesiri olmaz”.

Ben ismini sordum bu ara. Siz öyle demiştiniz. Ama sanıyorum benim sorularımı pek ciddiye almıyor. O yine devam etti: “O bir heyula gibi olur. Hangi şekil verilse kabul eder. Bu şekiller dışta olur. İç âlemine, özüne değişiklik gelmez. Kendi sınırında arif-i billâh aslı ne ise öyle kalır. Her türlü itikadı kabul eder ama dışta çizilen hiçbir itikatta bağlı kalmaz. Zatî olan ilim yani, ilahî bilgide yerine ise öyle kalır. Cümle itikadın özüne vakıf olur. Dışını değil, içini görür. Özünü bildiği şey dıştan hangi libasa bürünürse bürünsün onu tanır. Bu babdaki çerçevesi geniştir. O itikadların dışta giydiği kisvelere bakmadan aslına bizzat erer ve her yüzden müşahedeye koyulur. Bu âlemde âmâ olan öbür âlemde dahi âmâ olur. ‘Ben gizli hazine idim. Bilinmek istedim, halkı da bilinmem için yarattım’. Bu emir böyle, ama hakkı bilmek kolay iş değildir”.

HAB: Evet. Ta ki kişi nefsine arif oluncaya kadar.

K: Ben burda sordum. “Benim gayretime katkıda bulunur musunuz ?” diye.

Cevap: İtikat, Heyula, Zatî, Vakıf, Libas, Kisve, Bab, Avam

Ben: Ben şu an nerelerdeyim bilmiyorum. Emarelikten kurtuldum mu onu da bilmiyorum. Ali Abi sormamı istedi. “Gök ehli hizmet ve gayretlerinden memnun mu ?” diye. “Bu konuda cevabınız olur mu ?”.

Cevap: “Ya eyyühellezine amenüttekullahe vebteğu ileyhil vesilete ve cahidu fi sebilihi lealleküm tüflihun” (Maide, 35)

Ben: Ben bunu anlamadım. Ali Abi’ye sorucam.

Cevap: “Ey iman edenler! Allah’tan korkun. O’na yaklaşmaya yol arayın ve yolunda cihad edin ki kurtuluşa eresiniz”

Ben: Yapmaya çalıştığımı sanıyorum.

Cevap: İnanmak zihinde tasarlanan korkunç hayal. Zata mensub bilen, giyilecek şey elbise, kapı, tövbe, evliyaullah

Ben: Anlayamıyorum. Yorma beni bu kadar, daha açık yazamaz mısın lütfen?dedim.

Cevap: Biz çöl insanlarının cahil olmaları dolayısıyla O’nun Hz. Peygamber’in sözlerini tasdik etmesine hayret ettik.

“Ey Allah’ın rasulu ! İslamın şeairi namaz kılmak, zekât vermek, ramazan orucunu tutmak, gücü yeten kimse için hacca gitmek ve cünupluktan dolayı gusl etmektir. O kimse, Allah her şeyin halikidir. Sanki o kimse “o şeyin Allah’tan başka yaratıcısı vardır Allah’ın bana namaz oruç ve zekâtı farz kıldığını bilmiyorum” dese yine kâfir olur.

Ben bunu “kafi olur” anlayarak şaşkın şaşkın sordum: “Nasıl kafi olur ?”

Cevap: Bakara: 43, 83, 110 El-Bakara, 178; Er Rum 17, 18 OKU

Ben: Tamam

O: El Müddesir: 56 oku. Yol gösteren odur. Şüphesiz ki kulun kendisiyle kötülüğü işlediği güç (istitaat) bizatihi kulun iyiliği işlemesi için de müsaittir. Kul, Allah’ın kendisinde meydana getirdiği kötülükte değil, iyilikte kullanılmasını emrettiği istitaatı sarf ve tevcihinden dolayı ceza görecektir. Yüce Allah’a imanı icrayi sünnetler, hadler, ümmetin ittifak ve ihtilafını bilmesidir. Taha 85 OKU. Yolun budur. Rabb’in sendeki emaneti adına oku.

Bu kadar abi… Abi orda mısın?

HAB: Buradayım. Derin düşüncelere daldım. Sana anlaşılır, kolayca uygulanır cevaplar vermek yerine adeta konferans vermiş. Sorduğun sorunun cevabı bile yok dediklerinde. Hep böyle yapıyor. Sanki tarikat şeyhlerinden birisine bir soru sormuşsun da o sana bildiklerini ard arda sıralamış gibi geldi. Kendisinin aklının arı-duru olduğunu sanmıyorum. Ben de bu yüzden kafa karışıklığı yaşıyorum. Neden kimliği ile ilgili sorulara cevap vermekten kaçınıyor? Sorularımı ciddiye almıyorsa bilmiyorum artık…

K: Zamanı gelince benimle temasa geçecekmiş. Tüm sorularımın cevabını alacakmışım, az kalmış. Ama onun yanımdaki varlığını hissediyorum. Sıklıkla yanımda. Bazen hafiften sesleniyor kulağıma.

S: “Beni dün gece Kâbe’ye götürdü. Orada Rasulullah Kur’an okuyordu, O’nu dinledim, muhteşem bir sesti” dedi.

HAB: Onun cinlerden olma ihtimali var.

K: Bence de var gibi abi. Neden dersen bana gelen yazıları sonra başka bir kaynaktan buluyorum internette. Kendine ait sözler değil, oradan buradan topluyor sanki.

HAB: Aynen.

K: S. asla cin değil, 7. boyuttan diyor. 7. boyut neresi ben bilmiyorum.

O verdiği ayet numaralarına baktım. Özellikle “yolun budur” dediğine. Buzağı heykeli yaptıkları ayet… Şimdi ne alâka kuracağımı bilemedim kendimle.

HAB: Bak sen şimdi. Yedinci boyut değil, yedinci sema. Yedinci gök. Zuhal… Celâlin en muazzamıdır. Tevrat’ın inzal edildiği gökten birileri. Ruh yahut cin.

Yedi gök, yedi yer… Konu geniş. Yedinci gök makamı illiyyin zuhal şerefi. Celâldır. Nuru siyaha yakın yeşil-koyu laciverttir. Orada ibadet eden müslümanlar koyu lacivert nurunu görürler. Kâfirlere siyah nur olarak görülür.

K: Abi ben hep o nurları görüyorum. Koyu lacivert… Parliament mavisi ve mor.

HAB: Çok kendini onunla meşgul etme. İşte sen mümin olarak o nurları gördüğünden, yardım oradan geliyor.

Parliament mavisi: O zuhalin bir evvelinden dostu, başka bir gök olan utarit şerefinin nurudur. Orası da celâldedir.

K: Yeşili çok gerilerde zayıf bir şekilde görüyorum bazen ama henüz diğer renklerden arınamadım. Celâle gark olmuşum. Cemale geçemedim

HAB: Celâlin en muazzam makamlarında terfi etmişsin. Gerçekten celâle gark olmuş haldesin.

K: Zaten çok yükseldin demişti o bana.

Bugünlerde beni yine bir yerlere götürecek, bunun sinyalini alıyorum. Bacağım da seyrimeye başladı.

HAB: “Çok yükseldin” yerine, “En yüksek gökte, yedinci göktesin” demeliydi.

K: Abi belki de bu yüzden sürekli sonu ölüme kadar varabilecek keder üzüntü içeren ihtilaçlar alıyorum.

HAB: Eğer imanın ve itikat ile safiyetin olmasa çoktan ölürdün.

K: Hem de kuvvetle seğiriyor.

HAB: Seğirmelerini iyi takip et. Kötü işaretleri İhtilaçname’de anlatıldığı gibi yap. Korun.

K: Zaten dünden beri göğsüm sıkışıyor yine, kocaman bir ayva yutmuşum gibi. Göz de arada sırada yokluyor beni. Hep sol göz. Sanıyorum celâl beni bırakmak istemiyor.

HAB: Sağ devrini Ayetel Kürsi ile yapmaya devam et.

K: Yapıyorum.

HAB: Güzel…

K: Ayetel Kürsi’ye “el Kuddüsün, el Tahirun” esmalarını da ekliyorum.

HAB: Ayetel Kürsi korunmak için yeterlidir. “El kuddüsün el tahirun” esmalarını zikirle çok oku.

K: Peki abi bu bana zarar verir mi? Bir kaç yıldır S.’ylaymış. Hiç zarar vermemiş. S. “Bilakis yardım ediyor” diyor.

HAB: Sen ibadetlerini düzenli sürdür. Zarar vereceğini sanmıyorum.

K: Ben niye benimle temasta olduğunu da bilmiyorum.

HAB: S.’ya sordun mu ne faydasını görüyormuş? Açıktan görüyor muymuş?

K: Sürekli bir yerlere götürüyor onu, gök katlarını gezdiriyor. Çevresindeki kötü niyetlerden haberdar edip zarar ziyandan koruyormuş. Dahası var sanırım ama bana bu kadar söyledi.

İlk 1 yıl görmemiş. Sonra hafif duman gibi görmeye başlamış. Şu an seni beni görür gibi görüyor. “Ben hangi surette görmek istersem, o surette görünür ” dedi.

HAB: Nasıl tarif ediyor?

K: O bir kişi söylemiş, onun suretinde görüyor. Ve sürekli konuşuyor. Ama kafa sesiyle, beyinden telepati yoluyla.

HAB: Evet.

K: Zaten benim düşüncelerimi de biliyor bu zat. Bazen düşüncelerim içinde bir şeyler söylüyor.

HAB: Bu sözlerinin arasında düşüncelerim için söylenenler de var muhtemelen. Kendisini bir şekilde vasfetmeli… İnsan ruhu mudur, cin mi, melek mi?

K: S.’ya bakarsak insan. Benimle temasa geçecekmiş yakında. Geçerse açıktan soracağım.

HAB: İnsan da, kim? Adını söylesin.

K: Galiba Halid-i Bağdadî’ymiş.

HAB: Benim verdiğim zikirlerden söz etti mi?

K: Hayır.

HAB: Sen sordun mu? Her şeyi biliyorsa onu da bilsin.

K: Ben sizin sorunuzu sordum. Anlaşılır bir cevap vermedi. Daha önce de sormuştum yine vermemişti.

HAB: Ben bu zatın cin olduğunu sanıyorum. Arkadaşın kılık kıyafetinden bahsetti mi?

K: Hayır, hiç sormadım. Ama sorarım.

HAB: Hangi renk giyiniyor?

K: Telefon edeceğim. Abi sormam gerekenleri yazın, ben sorayım.

HAB: Başında sarık, vs. var mı? Varsa hangi renk?

K: Mesaj yoluyla S.’yla konuşurken bu araya giriyor ve ben bununla konuşuyorum. Telefon edeceğim bu kez…

HAB: Neden sizinle ilgilendiğini sorun. Hangi sebeple size yakınlaştığını sorun. Size hangi alanlarda yardım edeceğini sorun.

K: Yalnız, ben ona benim ibadetlerim hakkındaki fikrini de sormuştum. Sizden faydalanabiliyor muyum, hatalarım var mı diye. Cevap vermemişti.

Peki… Abi teşekkür ederim vakit ayırdınız. Bu konuda sonradan aklınıza gelen bir şey olursa, bildirirseniz memnun olurum. Hayırlı günler diliyorum.

HAB: Hayırlı günler. Yeni durumdan haberdar ederseniz, bildiklerim kadar sizi bilgilendirmeye çalışırım.

K: Elbette abi.

HAB: Kimliği hakkında yemin vererek sizi mutmain kılmak üzere açıklama isteyin. Zararsız olduğundan emin olursanız, bilgi edinmeye devam edin ama daha açık bilgi isteyin. Anlayamayacağınız şeyi söylemesinin bir anlamı olmaz.

Esas arkadaşınızı sorgulayarak onu çözmeye çalışın. Korkmayın. Ayetel Kürsi ve devir ile zikirleriniz sizi korur. Son okuduğunuz neydi hatırlatır mısınız?

K: Tamam abi. S., “Sabırlı ol. Yakında tüm cevaplarını ondan alacaksın” deyip duruyor. Bir sonrakine aynen böyle soracağım.

Abi “el Kuddüsün el Tahirun”, namazlardan sonra da “ya Latifün ya Latif ya Kuddü…”

Ama bunu hariçte de devamlı çekiyorum.

HAB: Son yazdığınızı anlayamadım yenileyin lütfen.

K: “Ya Latiyfün ya Latiyf, ya Kuddüsün ya Tahir bil lütfikel hafiyyü bil kudretillezi isteveytü biha alel arş”

HAB: Tamam, bunu okumaya devam edin.

K: Tamam.

HAB: İnşaallah bunu okurken cemale geçeceksiniz.

K: İnşaallah ama biraz zaman alacak.

HAB: Geçmişten varsa sorumluluklarınız affedilecektir.

K: İnşallah

HAB: Yapılan iş ile verilen emek doğru orantılıdır. Büyük işler büyük emek ister. Sizi Allah’a emanet ediyorum. Bizi bilgilendirmeyi sürdürün.

K: Vücudumun dayandığı oranda ibadetlerime, zihnimin kaldırdığı oranda da okuyarak öğrenmeye çalışıyorum. Rabbim kolaylaştırsın inşallah. Allah’a emanet olun abi. Sağlıcakla,

HAB: Okuduğunuz dualar sonunda kitabınızın sağ tarafından verilmesi veya temiz bir sayfa gösterilmesi mümkündür. İzleyin. Rüyalarınızdan anlayamadıklarınız bize bildirin. Selam es selame

Her devirde yüzde on çobandır (Kamer Hanım’a mektuplar 2)

Yayınlanma tarihi: 8 Tem 2020, 14:00

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

  1. Arzu dedi ki:

    Selamen selame hacı ali bey ben sizi edebiyat defteri yazılarınızdan beri takip ediyorum.Kısaca kendimi tanıtıp sizden yol göstermenizi talep edeyim.Ben gençlik dönemime girdikten sonra panik atak depresyon geçirdim.Yaşım 42 halen devam ediyor.bebekken albasması denen olayı yaşamışım.Çocukken derealizasyon denen olayı yaşardım şu kendine yabancılaşma ben gerçekmiyim şuan gerçekmi , namazımı kılardım.kılmadığım dönemlerde olurdu. Hocam bende baştan birşeyler eksik ,herkesin ilgi duyduğu şeylere ben ilgi duyamıyorum.Hep hayal dünyasında yaşıyorum.Sürekli sıkıntıdayım ,hastayım,mutsuzum;yani bir şeyler eksik.Hayatıma hep zorlamayla devam ediyorum. İkinci çocuğuma hamileyken bu durum çok arttı. Sımdi çocuğum 11 yaşında ve o da çok hayalperest ve çok hassas.Ben ramazandan önce başladım ya latifun zikrini çekiyorum.Arada sağ devri yapıyorum. Elimi kalbin üstüne koyup ya hayyul baki çekiyorum. Ama bunları çok yapamiyorum. Hocam çünkü ben çok hassasım korkuyorum. Dengem iyice bozulur diye.Durumum bu sizden tavsiye bekliyorum.Teşekkür ediyorum.Hayırlı günler.

    1. Hacı Ali BAYRAM dedi ki:

      selam es seleme..Arzu..başladığın zikiri daha dikkatle yap.bizim önerdiğimiz sistem içinde asla olumsuz gelişmeler olmaz. olumsuzluklara çaredir.rabbimizden yardım istemek,allahın emrini yerine getirmektir.dua etmektir.sağ devrini mutlaka günde en az iki kere yapmaya devam et..mümkünse faacebook dan da bizi takip et..selam es selame

  2. Arzu dedi ki:

    Sevgili hacam unuttum kendimle ilgili önemli bir durum ben çok dar sabırsız bir insanım iş yapmak sorumluluk almak beni hasta ediyor taşıyamıyorum.elimde değil dedim hani elektrik süpürgesinin woltu düşüktür zorlarsan iflas eder bende öyleyim ama böylede yaşanmıyor. Anneyim eşim evladım görevlerimi yapmakta zorlanıyorum. Şu an bunlari zorla yazıyorum. Çoğunu kızima yazdırdım. Lütfen tavsiye bekliyorum.

    1. Hacı Ali BAYRAM dedi ki:

      üzerinizde negatif güçlerin aşırı baskısı vardır..zikire ve sağ devrine devam edersen zamanla geçmişinden kurtulursun. ama sıkı tutmalısın bazen yapıp bazen yapmamakla olmaz..selam es selame

  3. kulun biri dedi ki:

    selam esselame değerli hocam
    nasılsınız iyisiniz inşallah affedin bu aciz kulcaazı sizden hem helallik istemem, hem de bir kaç bilgi vermem lazım.
    yaklaşık bir sene öncesi size yine yazmış idim. ama ne desem bilmiyorum çok yanlış şeyler yaptım. izninizle anlatayım;
    sizden izinsiz ya latifün zikrine kendim başlamıştım. hatta iki beyaz sayfa şeklinde Cemaleddin isimli bir tanıdığımdan beratımı alıp mutlu olmuş ama size yazamamıştım ilk önceleri o anların sarhoşluğu ile 
daha sonraları size yazdım facebboktan lakin tam o aralar öyle bir derinlemesine içime kapndım ki sormayın sadece zikrime odaklanıp namazlarımı saatlerce kılar saatlerce zikir çeker normal yaşantıma zaman ayıramaz hale geldim. Ne zaman size yazacak olsam ya bir sebep çıktı ya da bir aksilikler oldu. Celalden bilip zikrimin de sarhoşluğuna kapılıp sonraları yazarım gibisinden düşünerek bir seneye yakın yazamadım. ya da yazdırılmadım; ya bilgisayarım bozuldu, hard diski yandı ya telefonumun ekranı kırıldı yazı yazarken abuk subuk şeyler yazdım endişemden ve size olan hürmet korkumdan yazdırmadı… 
Ama bu arada çok etkili ayetler ile sıkı sıkı uzun dualar ve uzun namazlar sonrası zikirler ve ümmet-i muhammede dua eyleyeyim diye harap ve bitap düştüm.
Hatta o zamanlar daha farkına varmazken sizi yeni tanıdığım zamanlar sigara olayına herkes gibi hafif te olsa takılmış . Rabbimden kendi kendinize bırakmanızı isteyip bırakmanızı da dilemiştim. ardına dualar ayetelkürsüler derken günün birinde bilgisayar ekranımda büyük bir kalp belirmiş ve kalbime de yaşasın mı ölsün mü gibisinden bir sual gelmişti dedim ne alaka ama sonradan vefat edecekse hiç değilse imanlı mı onu bilsem dedim ve yine kalbimden çok büyük yürekli, islama ve müminlere faydalı biri olduğu ilhamı geldi. sonrasında kalp krizi olduğu ilhamı ve ne dua etmem gerektiği ilhamı geldi ve dondum kaldım. 
herseyde bir hayır var abim kalp krizi geçirmiş ama tıkanan kalp damarı yerine yan kılcal damarlardan o bölge yine beslenmeye devam eder halde kalmıştı. 
Emin değilim sizin geçirdiğiniz olay bu şekil mi değil mi ama kalbin alt tarafındaki hafif siyahlık aklıma bu şekilde olan bi kalp krizi vakasını getirmişti o zamanlar. hemen hatamın farkına vararak tekrar duaya sarıldım , ettiğim duamdan pişman RABBİM Hocam zararsız atlatsın bu olayı diye ayeti kürsüler ve daha neler neler okudum .Ama size bilmeden de olsa çok eziyetler ettiğimin farkına vardım. Hakkınızı helal edin hocam. nolur can hocam…

Daha belki iki gün öncesine kadar da bu halde idim. bu cinni artık imanlı mı imansız mı bilmiyorum. karşımdaki ya da yanımdaki ya da o an hiç alakasız bir kimse ile kalbime bir duygu belirttirir sonra da oturur Dua ettirirdi. ne uykularım uyku, ne gecelerim gece olarak geçti. 
herkes ayrı bir dünyada kendim ise apayrı bir dünya da idim. kime ne anlatayım ki, öyle büyük şeyler istedim diledim ki 
RAbbim affetsin.Ama sağ devrimi 7 ayetle kürsü ve ya ladif zikrimi hiç terketmedim.
Rabbimin lütfu bir kaç gün evvel okuduklarımın tecellisini ( ya ladifün ) zikrini ve okuduğum herşeyi bıraktırmıştım; buna da bir kitapta peygamberimizin ahmed (asm) ismini çok sevdiği yetiş ya ahmed deyince yetişeceğini öğrendikten sonra oldu. 
 
sizi ve hep yazılarınızı okur ettiğim dualarımın zülfikarlarda tecellilerini görüp mutlu olurdum.
ama içine kapanmış kendi hayatından vazgeçmiş bi garip olarak.
rabbime hamdü senalar olsun hocam. 
 
YETİŞ YA AHMED ( A.S. ) dedim bir kaç kere içten gönülden rabbime hamdolsun sizin (SELAMÜN GAVLEM MİRRABBİRRAHİM ) zikrini verdiğiniz yazılarınız çıktı karşıma ve sonra kendimden bir keresinde isteyerek başladım bu zikre çekmeye başladıktan sonra korkuya kapıldım. tecellisini istemek ne tür zararlar verir diye endişelendim. 
( daha öncesinden de okuduklarımı bırakmaya niyet etmiş ve her ettiğim dualarımın terse düştüğüne şahit olduğumdan ( sıfatım olarak alıp ) okumaya mecbur kaldığımı hissedip okumaya tekrar başlamıştım) ama hocam bu halde alt çene ihtilalını öyle çok aldım ki sormayın korkup devam eyledim sonrasında.. 
ve sonrasında tecelli yerine dilime sırrı mucibince zatımı ve sevdiklerimi koru yarabbim diyerek dua eder oldum. Rabbime hamdolsun.

okuduğum ayetleri burda yazmak sizi bilgilendirmek isterdim hocam ama yanlış ellere düşüpte kardeşlerimin zarar görmesini farkında olmadan yanlış işler yapmalarını istemem ama yazın illa derseniz yazarım.
    yukarıdaki yazıyı okuyunca kendime çok benzettim. bu uyarıyı yazayım istedim hocam. hakkınız helal edin bir süre dinlenme hayattan zevk alma moduna geçtim ama şu an dahi dua edip korumaya çalıştığım onlarca şeyin terse düştüğünü görür haldeyim.
rabbim sonucunu hayra çıkarsın. 
- yine şöyle bir fikrim var ki bu varlık artık her neyse insanlara du ettirip vakitlerini onlardan alıp sizi islamda gösterip çok keskin dualar yaptırıp sizi köşeye sıkıştırıyor. karşınızdaki insanların asli niyetlerini ilham ettirip onlardan soğuyup allaha tefekkür ettirip ibadet le meşgul ediyor. ama asla yalan söylemiyor sizin hataya düşmenizi bekliyor ya da bir hayli yanlış dular ettirip bir şekilde sizi allaha karşı celal de bırakıyor.
selam esseleme hocam ne olur bu kula dua edin. hakkınızı helal edin hocam inanın öyle ihtiyacım var ki …

    1. Hacı Ali BAYRAM dedi ki:

      Affedilecek olan hanginiz nasıl bileceğim

      *selam es selame değerli hocam
      Nasılsınız, iyisiniz inşallah. Affedin bu aciz kulcağızı.
      Sizden hem helallik istemem, hem de bir kaç bilgi vermem lazım. Yaklaşık bir sene öncesi size yine yazmış idim. Ama ne desem bilmiyorum, çok yanlış şeyler yaptım. İzninizle anlatayım;
      Sizden izinsiz ya latifün zikrine kendim başlamıştım. Hatta iki beyaz sayfa şeklinde Cemalettin isimli bir tanıdığımdan beratımı almıştım. Mutlu olmuş ama size yazamamıştım. İlk önceleri o anların sarhoşluğu ile size yazdım facebook’tan. Lakin tam o aralar öyle derinlemesine içime kapandım ki sormayın. Sadece zikrime odaklandım… Namazlarımı saatlerce kılıyor, zikir çekiyordum. Normal yaşantıma zaman ayıramaz hale gelmiştim.
      Ne zaman size yazacak olsam ya bir sebep çıktı ya da bir aksilik oldu. Celalden bilip zikrimin de sarhoşluğuna kapılıp sonraları yazarım gibisinden düşünerek bir seneye yakın yazmadım. Ya da yazdırılmadım. Ya bilgisayarım bozuldu, harddiski yandı ya telefonumun ekranı kırıldı yazı yazarken. Abuk subuk şeyler yazdım. Size olan hürmetimden, korkumdan yazdırılmadı…Bu arada çok etkili ayetler, sıkı sıkı uzun dualar okuyor ve uzun namazlar kılarak ümmet-i Muhammed’e dua eyleyeyim diye harap ve bitap düştüm. Hatta o zamanlar daha hiçbir şeyin farkına varmamışken, sizi yeni tanıdığım halde, sigara olayına herkes gibi hafifte olsa takılmış, Rabbimden kendi kendinize sigarayı bırakmanızı istemiştim. Ardına dualar, ayete kürsüler, derken günün birinde bilgisayar ekranımda büyük bir kalp belirmiş ve kalbime de yaşasın mı ölsün mü gibisinden bir sual gelmişti. Dedim ne alaka… Ama sonradan vefat edecekse hiç değilse imanlı mıdır, onu bilsem dedim. Ve yine kalbimden çok büyük yürekli, islama ve müminlere faydalı biri olduğunuz ilhamı geldi.
      Sonrasında kalp krizi geçirdiğiniz ilhamı ve hangi duaları etmem gerektiği ilhamı geldi, dondum kaldım.
      Her şeyde bir hayır var, abim kalp krizi geçirmiş ama tıkanan kalp damarı yerine yan kılcal damarlardan o bölge yine beslenmeye devam eder halde kalmıştı. Emin değilim sizin geçirdiğiniz olay bu şekil mi değil mi?
      Ama kalbinizin alt tarafındaki hafif siyahlıkla, aklıma bu şekilde bir kalp krizi getirilmişti, o zamanlar.
      Hemen hatamın farkına vararak tekrar duaya sarıldım, ettiğim duamdan pişman olarak, RABBİM! Hocam rahatsızlığını atlatsın diye ayeti kürsüler ve daha neler, neler okudum. Ama size bilmeden de olsa çok eziyetler ettiğimin farkına vardım. Hakkınızı helal edin hocam. N’olur can hocam… Daha belki iki gün öncesine kadar da bu halde idim. Bu Cinnî imanlı mı imansız mı bilmiyorum. Karşımda ya da yanımda ya da o an hiç alakasız bir kimse ile kalbime bir duygu belirtir, sonra da oturur dua ettirirdi. Ne uykularım uyku, ne gecelerim gece olarak geçti. Herkes ayrı bir dünyada kendim ise apayrı bir dünya da idim. Kime ne anlatayım ki, öyle büyük şeyler istedim diledim ki…
      Rabbim affetsin. Ama sağ devrimi 7 ayetle kürsü ve ya latif zikrimi hiç terk etmedim. Rabbimin lütfu bir kaç gün evvel okuduklarımın tecellisini ( ya latifün ) zikrini ve okuduğum her şeyi bıraktırmıştı; buna da bir kitapta peygamberimizin Ahmed (as) ismini çok sevdiği yetiş ya Ahmed deyince yetişeceğini öğrendikten sonra oldu. Sizin yazılarınızı okur, ettiğim dualarımın Zülfikarlarda tecellilerini görüp mutlu olurdum. Ama içine kapanmış, kendi hayatından vazgeçmiş bir garip olarak, rabbime hamdü senalar olsun hocam. YETİŞ YA AHMED ( A.S. ) dedim bir kaç kere, içten gönülden… Rabbime hamdolsun sizin (SELAMÜN GAVLEM MİRRABBİRRAHİM ) zikrini verdiğiniz yazılarınız çıktı karşıma. Sonra kendiliğimden isteyerek başladım.
      Bu zikri çekmeye başladıktan sonra korkuya kapıldım. Tecellisini istemek ne tür zararlar verir diye endişelendim.( daha öncesinden de okuduklarımı bırakmaya niyet etmiş ve her ettiğim dualarımın terse düştüğüne şahit olduğum halde ( sıfatım olarak alıp ) okumaya mecbur kaldığımı hissedip okumaya tekrar başlamıştım)…
      Ama hocam, bu halde devam ederken alt çene ihtilacını öyle çok aldım ki sormayın. Korkup devam eyledim, sonrasında tecelli yerine dilime sırrı mucibince zatımı ve sevdiklerimi koru yarabbi diyerek dua eder oldum. Rabbime hamdolsun.

      Okuduğum ayetleri burada yazmak sizi bilgilendirmek isterdim, hocam ama yanlış ellere düşüp te kardeşlerimin zarar görmesini, farkında olmadan yanlış işler yapmalarını istemem…Yazın illa derseniz yazarım.

      Yukarıdaki yazıyı (bir ruhani ile karşılaştım-Kamet hanıma mektuplar 1)okuyunca kendime çok benzettim.
      Bu uyarıyı yazayım istedim hocam. Hakkınız helal edin bir süre dinlenme, hayattan zevk alma maduna geçtim.
      Şu an dahi dua edip korumaya çalıştığım onlarca şeyin terse düştüğünü görür haldeyim. Rabbim sonucunu hayra çıkarsın.
      Yine şöyle bir fikrim var ki bu varlık, artık her neyse, insanlara dua ettirip, vakitlerini onlardan alıp, sizi islamda gösterip, çok keskin, olumsuz dualar yaptırıp sizi köşeye sıkıştırıyor. Karşınızdaki insanların asli niyetlerini ilham ettirip, onlardan soğutup, allah’a tefekkür ettirip, ibadet le meşgul ediyor. Asla yalan söylemiyor. Sizin hataya düşmenizi bekliyor ya da bir hayli yanlış dualar ettirip, bir şekilde sizi Allah’a karşı celalde bırakıyor. Selam es seleme hocam ne olur bu kula dua edin. Hakkınızı helal edin hocam. İnanın öyle ihtiyacım var ki…

      -Selam es selame birkulcan, yazdıklarını ibretle okudum. Aynen senin tanımladığın şekilde defalarca kalp krizleri geçirdim… Bedduaların beni akıl almaz şekilde sıkıntılara soktu. Ümmete dua etmemi, sizlere yardım etmemi engellemek için sadece kalbimi değil bütün bedenimi tarumar etti ki seccadeye gitmeyeyim, dua etmeyeyim, sizlere yol göstermeyeyim istedi. Ancak celalın senin gibi kandırılmış askerleri beddua ederken, cemalın melekleri de bize dua yağdırıyordu. Bu arada biz bu yola baş koyalı neredeyse elli yıl oldu. Belki elli kere ölümün kıyısına getirildim de rabbim imdad etti yeniden hayat verdi. Ümmete ve milletime dua etmem için derman verdi….çok zor oldu ama hangi iş kolay ki. Sana da şeytanlık görevi verdiğinde rahatsız etmiş, yormuş, uyutmamış, öldürmeye kalkışmış.
      Gün oldu kendim için dua ettim; rabbim kim bana bunca beddua eden dedim. Kâfiler sanıyordum. Ancak sen ve daha iki kardeşin, türbanlı, dili dualı, orta yaş kızlarımdınız. Yüzlerinizi kapatarak rabbim gösterdi…Pek içten dua ediyordunuz. Sizleri iblis benden çalmış, bana silah çektirmişti…saftınız, cahildiniz. Sizlere en içten duygularla dua ettim…hidayetiniz için. Onları bana geri kazandır rabbim dedim. ‘’Biri sana yazacak helallik isteyecek’’ buyuruldu. Hoş geldin.
      Rabbimiz seni de bizi de affetsin…
      çok tövbe namazı kıl.
      Zikirlerine devam et. Ve yazmayı da sürdür. Eksik bıraktıklarını yaz ki başka saf müminler iblisi ve askerlerini iyi tanısın. selamünkavlemmirrabbirrahiym ayetini çok oku. Çevrenizi süflilerden temizler, selamete çıkarır.
      Allah’tan sana bir selam demektir. Allah’tan selam almak istemez misin. Umarım samimi tövbeler ile canını kurtarırsın. Çünkü yaptığın her beddua sana geri yönelmiş durumda. Allah yar ve yardımcımız olsun .Bana MSN den yazmanı dilerim…Hakkımı tam helal edebilmem için kimliğini bilmem lazım. Üç tanesiniz. Affedilecek olan hanginiz nasıl bileceğim…bana seçme sanış vermelisin. şeyhi olmayanın şeyhi şeytandır sözünü hatırladın mı..bana beratını alınca yazmalıydın,ikincisi ne olamalı diye sormalı, yenisini almalıydın.Selam es selame

      1. Mehmet Ali dedi ki:

        Selam es selame pirim. Nasılsınız, iyisiniz inşallah. Beddualardan hiç zarar görmeden korunmanın yolu var mıdır? Selam es selame.

  4. illahu dedi ki:

    selam esselame değerli hocam
    nasılsınız iyisiniz inşallah affedin bu aciz kulcaazı sizden hem helallik istemem, hem de bir kaç bilgi vermem lazım.
    yaklaşık bir sene öncesi size yine yazmış idim. ama ne desem bilmiyorum çok yanlış şeyler yaptım. izninizle anlatayım;
    sizden izinsiz ya latifün zikrine kendim başlamıştım. hatta iki beyaz sayfa şeklinde Cemaleddin isimli bir tanıdığımdan beratımı alıp mutlu olmuş ama size yazamamıştım ilk önceleri o anların sarhoşluğu ile 
daha sonraları size yazdım facebboktan lakin tam o aralar öyle bir derinlemesine içime kapndım ki sormayın sadece zikrime odaklanıp namazlarımı saatlerce kılar saatlerce zikir çeker normal yaşantıma zaman ayıramaz hale geldim. Ne zaman size yazacak olsam ya bir sebep çıktı ya da bir aksilikler oldu. Celalden bilip zikrimin de sarhoşluğuna kapılıp sonraları yazarım gibisinden düşünerek bir seneye yakın yazamadım. ya da yazdırılmadım; ya bilgisayarım bozuldu, hard diski yandı ya telefonumun ekranı kırıldı yazı yazarken abuk subuk şeyler yazdım endişemden ve size olan hürmet korkumdan yazdırmadı… 
Ama bu arada çok etkili ayetler ile sıkı sıkı uzun dualar ve uzun namazlar sonrası zikirler ve ümmet-i muhammede dua eyleyeyim diye harap ve bitap düştüm.
Hatta o zamanlar daha farkına varmazken sizi yeni tanıdığım zamanlar sigara olayına herkes gibi hafif te olsa takılmış . Rabbimden kendi kendinize bırakmanızı isteyip bırakmanızı da dilemiştim. ardına dualar ayetelkürsüler derken günün birinde bilgisayar ekranımda büyük bir kalp belirmiş ve kalbime de yaşasın mı ölsün mü gibisinden bir sual gelmişti dedim ne alaka ama sonradan vefat edecekse hiç değilse imanlı mı onu bilsem dedim ve yine kalbimden çok büyük yürekli, islama ve müminlere faydalı biri olduğu ilhamı geldi. sonrasında kalp krizi olduğu ilhamı ve ne dua etmem gerektiği ilhamı geldi ve dondum kaldım. 
herseyde bir hayır var abim kalp krizi geçirmiş ama tıkanan kalp damarı yerine yan kılcal damarlardan o bölge yine beslenmeye devam eder halde kalmıştı. 
Emin değilim sizin geçirdiğiniz olay bu şekil mi değil mi ama kalbin alt tarafındaki hafif siyahlık aklıma bu şekilde olan bi kalp krizi vakasını getirmişti o zamanlar. hemen hatamın farkına vararak tekrar duaya sarıldım , ettiğim duamdan pişman RABBİM Hocam zararsız atlatsın bu olayı diye ayeti kürsüler ve daha neler neler okudum .Ama size bilmeden de olsa çok eziyetler ettiğimin farkına vardım. Hakkınızı helal edin hocam. nolur can hocam…

Daha belki iki gün öncesine kadar da bu halde idim. bu cinni artık imanlı mı imansız mı bilmiyorum. karşımdaki ya da yanımdaki ya da o an hiç alakasız bir kimse ile kalbime bir duygu belirttirir sonra da oturur Dua ettirirdi. ne uykularım uyku, ne gecelerim gece olarak geçti. 
herkes ayrı bir dünyada kendim ise apayrı bir dünya da idim. kime ne anlatayım ki, öyle büyük şeyler istedim diledim ki 
RAbbim affetsin.Ama sağ devrimi 7 ayetle kürsü ve ya ladif zikrimi hiç terketmedim.
Rabbimin lütfu bir kaç gün evvel okuduklarımın tecellisini ( ya ladifün ) zikrini ve okuduğum herşeyi bıraktırmıştım; buna da bir kitapta peygamberimizin ahmed (asm) ismini çok sevdiği yetiş ya ahmed deyince yetişeceğini öğrendikten sonra oldu. 
 
sizi ve hep yazılarınızı okur ettiğim dualarımın zülfikarlarda tecellilerini görüp mutlu olurdum.
ama içine kapanmış kendi hayatından vazgeçmiş bi garip olarak.
rabbime hamdü senalar olsun hocam. 
 
YETİŞ YA AHMED ( A.S. ) dedim bir kaç kere içten gönülden rabbime hamdolsun sizin (SELAMÜN GAVLEM MİRRABBİRRAHİM ) zikrini verdiğiniz yazılarınız çıktı karşıma ve sonra kendimden bir keresinde isteyerek başladım bu zikre çekmeye başladıktan sonra korkuya kapıldım. tecellisini istemek ne tür zararlar verir diye endişelendim. 
( daha öncesinden de okuduklarımı bırakmaya niyet etmiş ve her ettiğim dualarımın terse düştüğüne şahit olduğumdan ( sıfatım olarak alıp ) okumaya mecbur kaldığımı hissedip okumaya tekrar başlamıştım) ama hocam bu halde alt çene ihtilalını öyle çok aldım ki sormayın korkup devam eyledim sonrasında.. 
ve sonrasında tecelli yerine dilime sırrı mucibince zatımı ve sevdiklerimi koru yarabbim diyerek dua eder oldum. Rabbime hamdolsun.

okuduğum ayetleri burda yazmak sizi bilgilendirmek isterdim hocam ama yanlış ellere düşüpte kardeşlerimin zarar görmesini farkında olmadan yanlış işler yapmalarını istemem ama yazın illa derseniz yazarım.
    yukarıdaki yazıyı okuyunca kendime çok benzettim. bu uyarıyı yazayım istedim hocam. hakkınız helal edin bir süre dinlenme hayattan zevk alma moduna geçtim ama şu an dahi dua edip korumaya çalıştığım onlarca şeyin terse düştüğünü görür haldeyim.
rabbim sonucunu hayra çıkarsın. 
- yine şöyle bir fikrim var ki bu varlık artık her neyse insanlara du ettirip vakitlerini onlardan alıp sizi islamda gösterip çok keskin dualar yaptırıp sizi köşeye sıkıştırıyor. karşınızdaki insanların asli niyetlerini ilham ettirip onlardan soğuyup allaha tefekkür ettirip ibadet le meşgul ediyor. ama asla yalan söylemiyor sizin hataya düşmenizi bekliyor ya da bir hayli yanlış dular ettirip bir şekilde sizi allaha karşı celal de bırakıyor.
selam esseleme hocam ne olur bu kula dua edin. hakkınızı helal edin Hocam inanın öyle ihtiyacım var ki …