Kulluk Şuuru İçinde Hayatın Organizasyonu – Bir Ayet Bir Hadis

17.07.2017
267
Kulluk Şuuru İçinde Hayatın Organizasyonu – Bir Ayet Bir Hadis

Kulluk Şuuru İçinde Hayatın Organizasyonu

Kulluk Şuuru İçinde Hayatın Organizasyonu

Cenâb-ı Hak buyuruyor:

“Ölüm sana erişinceye kadar Rabbine kulluk et!” (Hicr, 99)

Rasûlullah (sav) buyurdular:

“Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: Kulum kendisine farz kıldığım şeylerden, bence daha sevimli herhangi bir şeyle bana yakınlık kazanamaz. Kulum bana (farzlara ilâveten işlediği) nâfile ibadetlerle durmadan yaklaşır, nihayet ben onu severim. Kulumu sevince de (âdetâ) ben onun işiten kulağı, gören gözü, tutan eli ve yürüyen ayağı olurum. Benden her ne isterse, onu mutlaka veririm; bana sığınırsa, onu korurum.” (Buhârî, Rikak 38)

Sâhibu’l-vefâ Mûsâ Efendi, hayatını hikmet ve adâlet terazisi üzere tanzim ederek, “Kulluk Merkezli Kişisel Organizasyon”un nasıl yapılabileceğini en güzel bir şekilde şahsında müşahede edebildiğimiz bir Allah adamıdır.

Her şeyden önce o, yaratılış misyonunun farkındadır. Allah’ın razı olacağı bir kul olma arzusunu hayatının merkezine koymuştur. Onun şu sözü ne güzeldir:

“İnsan şöyle düşünmeli; şu âlemde bir Rabbim var, bir de kul olarak ben varım. Öyleyse kulluğumu ona göre yapmalıyım.”

Kulluk, sadece bir temennî ile gerçekleşecek bir ideal değildir. Güzel kul olma niyetinin azme dönüşmesi ve bu yolda mücâhedeye soyunmanın gerekliliği ciddiye alınmalıdır. Kulluk kıvamının nihâî kalitesini tespit zordur. Daima daha güzel kul olma ufku içinde hareket etmek zaruridir. Üstaz Hazretleri kulluğun bu yönü hakkında buyururlar ki:

“Şunu iyice bilmelidir ki, kulluğun nihâyeti olmadığı gibi, seyr u sülûkün de sonu yoktur. Çünkü kulluğun ve derece almanın nihayeti yoktur. İşim tamam oldu diyenler, yarı yolda kalmışlar, kendi noksanlarını görenler yol almışlardır. «Efendim ben “muhabbet”e geldim, Allâh’ın has kuluyum, yan gelip yatayım» denirse, bu uygun değildir.”

Onun anlayışına göre ilâhî emir ve tavsiyelerin bir kısmını yapıp bir kısmını yapmamak kullukla bağdaşmaz. Kula düşen tam bir teslimiyet ve şevk içinde ubudiyetin gereği ne ise onu var gücüyle yerine getirmektir. Der ki:

“Emrin büyüğü küçüğü olmaz; emredenin büyüğü küçüğü olur. Emreden büyük olunca, O’nun her emrini büyük kabul etmek gerekir”

Gönlü Allah’a vermek, O’nu hiç unutmamak yani zikr-i daimî üzere yaşamak ve kulluğu edeb ve tazim duyguları içinde yapmak, Mûsâ Efendide meleke hâline gelmiştir. Muhterem Üstazın bu şuur hali, namazında, Kur’an’la beraberliğinde, infakında, Allah’ın kullarına ve mahlûkatına olan nezâket ve ilgisinde, muamelâtında, oturuşunda, kalkışında ve bakışında hissedilirdi. (Dr. Adem Ergül, Kulluk Şuûru İçinde Hayatın Organizasyonu (Sâhibu’l-Vefâ Mûsâ Efendi Örnekliği), Altınoluk Dergisi Temmuz-2016)

Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)

el-Muîd: Ölümden sonra tekrar yaratacak olan, öldükten sonra dirilten demektir.

Kısa Günün Kârı

Bir kul, sağlam bir niyet ve kavi bir imanla yola çıkar, akıl, basiret ve firasetle zaman ve imkânlarını doğru bir şekilde tanzim eder de Hakk’ın yardım ve inayetini isteyerek gayrete soyunursa, hiç şüphesiz Yüce Rabbimiz tevfîkını ona refik eder ve onu çıktığı bu kulluk yolunda muvaffak kılar.

Lügatçe

müşâhede: Gözle görmek. Seyrederek anlamak. Seyretmek. Muayene, kontrol.
mücâhede1. Uğraşma. Çalışma. Gayret gösterme. 2. Din düşmanına karşı koyma. Çarpışma.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.