LA TAHZEN İNNALLAHE MEANE

30.03.2021
908
LA TAHZEN İNNALLAHE MEANE

LA TAHZEN İNNALLAHE MEANE

Hocam selam es selam hocam içimizde anında akraba ve ya tanıdık olduğumuzu düşünenler var. hocam tövbe etmeleri gerek. Nasıl yapacağız hocam, nasıl yapacağız. Hemen bir tövbe bildirmemiz gerekiyor, bilip bilmedikleri günahlarına. Allah’a yemin ederim ki hacı ali bayram hocamızı fiilen tanımıyorum, bana bildirileni söylemekle görevliyim… 
Deniz…
*O küçük dediğim sırları bu durum için yazmam lazımmış hocam. Onları size yazacağım. Bir de sizi bulduğum zamanlardaki hallerimi yazacakmışım. 
Ben bunları yazayım siz ondan sonra değerlendirip yayınlarsanız. O zaman yayınlayın hocam. Onları size yazıcam ama şuan evden çıkmak zorundayım. Selam es selame can hocam.

(bir hafta sonra)

*Selam es selam hocam… 
Nasılsınız? 
Rabbim sizi her daim iyilikleriyle kuşatsın. Âmin, âmin, âmin. Hocam buğun bu yazım biraz uzun olacak. Bir hayatın, bir ailenin değişimine sizi Rabbim nasıl vesile etmiş görün, isteniyor. 
Başka hayatları da uzaklardan, bir sihirli dokunuş gibi nasıl değiştirdiğinizi de. İYİ Kİ, İYİ Kİ, İYİ Kİ VARSINIZ.

*Hocam benim adım Ayşe. Size bu sene ilk yazdığımda söylemiştim. Deniz benim kızım. Hocam bundan önce hayatım çok karışıktı. Uzak değil sadece bir buçuk yıl önce öyle çok borçlarım vardı ki faizle aldığım küçük küçük paraların faizleri dağ gibi olmuştu. 22 bin TL yi 139 bin olarak ödemiştim. Fakat senetlerimi yine de vermiyorlardı. Ve daha üstüne 250 bin TL daha istiyorlardı. Ben bunların altında boğulurken, yetmezmiş gibi, gidip beni savcılığa senetlerimle şikâyet edip, üste çıkmışlardı. Hemen arkasından tehdit etmeye de başlamışlardı. Kızımı kaçıracaklarını, ellerinde tutacaklarını filan daha bir sürü şeyler… Ve ben bu baskı karşısında kızımı ve kendimi öldürmeye karar vermiştim. Kısacası çok bunalımdaydım. Son çareyi inşirah suresini okumakta bulmuştum, onu okuyordum. Vücudumda seğirmeler aşırı derecede fazlalaşmıştı. Onlara bakarken sizin yazılarınızı keşfettim…

*Çok şükür, iyi ki keşfetmişim. Günlerce, sabahlara kadar yazılarınızı okudum. Sağ devrini, ‘’ya latifun ya latıf bi lutfikel bil kudretilletiy isteveytü biha alel arş’’ zikrini, niyet şeklini filan hepsini ezberlemiştim. Ve bir cesaret size yazmıştım. 
Demiştim ki ‘’benim çok borcum var, çok çaresizim, kızımı da kendimi de öldürecem, nasıl kurtulabilirim’’ Bana Zikre İlk Adım yazınızı göndermiştiniz, 41 gün uygula diye. Sonra ben bütün yazılarınızı ezberledim. Daha ya latifun zikrini ilk okuduğum gün, sağımdan iki tertemiz dosya almıştım. Bu bana çok umut vermişti. Lakin tehditler iyice artmıştı. Karakola gidip şikâyet ettim. Okulun önüne koruma ekibi konuldu. Bize iki bayan polis koruma verdiler. Gittiğimiz her yerde takip ediliyorduk. Artık umutlarım vardı. 
Çünkü sizin yazılarınızı okudukça anlıyordum, güçleniyordum. 
Artık intiharı düşünmekten uzaktım. Fark ettim ki ben çok celali zikirlerle belayı üstüme çekmiştim. Çünkü sadece sayısız Allah zikri çekiyordum. Üstelik yolda yürürken, içinde Allah ismi geçen sayısız duaları okuyordum. Meğer bütün bunların hikmetullah’ın sırları içinde yapılmaması gerekiyormuş, yazılarından öğrendim. Okuduğum ilk günden uyarılarınızın hepsini kural edindim, kendime.

*Sabah kalkınca oturarak defalarca fatiha ya da Ayetel kürsi okuyordum. Kesinlikle hareket halinde okumuyordum. Bana öyle bir güven gelmeye başladı ki hocam, o zamanlar size yazayım dedim ama herşey sonuçlanmadan, kesin sonuçlar almadan yazmak istemedim. Sadece bir iki kez rüyalarımı yazdım. Her rüyam hakkında sizden olumlu ve teşvik edici, destekleyici yorumlar aldım. Dışarıya karşı güçlüydüm artık… Ama evde herşey kötüydü. Eşimle aramıza dağlar girmişti. Her gün kavga ediliyor, eşim beni evden atıyordu. Kızım üçüncü sınıftaydı, çok başarılı olmasına rağmen psikolojisi iyice bozulmuştu. Her yere notlar yazmaya başladı “sizden nefret ediyorum”, “biz mutlu bir aile olamayacağız” gibi… Ve artık bana “Anne bu evden kaçalım” diye saatlerce ağlıyordu. Çünkü eşim beni gece gündüz demiyor, kapının dışına koyuyor, çocuk içerde saatlerce bağıra bağıra ağlıyor, “yalvarırım babacım annemi affet”, “lütfen babacım annemi içeri al”, “ben annemsiz yaşayamam” diye ağlıyordu. O öyle bağırıp ağladıkça kapının dışında oturmuş beni düşünebiliyor musunuz?

*Öyle acı günlerdi ki hocam, ‘’kızımı ver gideyim’’ diyordum, onu da vermiyordu. Aylar böyle geçti. Sonra fark ettim ki ben hocamın dediklerini yapıyorum ama eşimin bunlardan haberi bile yok… Hayatın her alanına hep dikkat eder olmuştum…Eşim hep sol ayağını sağın üstünde tutarak oturuyordu. tv izlerken eller bağlı ensesinde, bazen eller göbek üstünde bağlı gibi ama sol eliyle sağ elini tutuyordu… Daha bir sürü şey. Ona sizin uyarılarınızı demeliydim ama konuşmuyorduk ki. Dinlemezdi bile. Ben bu arada sadece ya latifun zikrini çekiyordum. Bırakın 41 günü aylar olmuştu ama ben bu zikri çok sevmiştim, değiştirmek istemiyordum.

*Ve ilave olarak şunları yapıyordum; tehlike hissettiğimde sağ devri, yola çıkacağım zaman sağ devri, tedbir gerektiren her seğirmede sağ devri yapıyor namazımı belirttiğiniz gibi kılıyordum. Hocam o zamanlar ben namaz kılmayı bırakmıştım. Onu da anlatıcam yazının ilerisinde. ‘’la hüzni fil hayati’’ yazısını dilime virt edinmiştim. Her tehlike anında söylüyordum. Yalnız bu arada şunu yaptım; ömrümüz boyunca yanlış yaptığımız bir şeyi keşfettim. Sabah kalkarken sağımızdan kalkmak. Bence bu yanlıştı. Çünkü siz her şeyde solumuzu hapsetmekten bahsediyordunuz, ona riayet edersek, sabah yataktan çıkarken de solumuzdan kalkmalıydık. Yatarken sağımıza yatıp, kalkınca yataktan çıkarken sağ tarafımızdan kalkarak çıkmak yanlıştı. Bu çok önemli bir keşif oldu benim için. Böyle yapmaya başladım. Artık asla sağımdan dönmüyordum. Evden çıkınca hemen sağ devri şeklinde yola yön veriyordum. Dediğiniz her şeye harfiyen uyuyordum. Ve sizi okumaya devam ediyordum.

*Bu son yazdıklarımı yazmadan önce size yazmıştım, sadece seğirmelerle ilgiliydi yazdıklarım. Ve siz bana artık ikinci zikre geçmelisiniz dediniz. Ve ikinci zikrimi verdiniz. Sevindim ama o gece yine kavga vardı evde ve eşim telefonumu aldı. Artık bana telefon kullanmayı yasakladı. Annemlere gitmemi, kardeşlerimle görüşmemi de yasakladı. Misafirliğe gitmeyi ve bize gelinmesini bile yasakladı. Ağır yasakların içindeyken bütün seğirmelerim hala devam diyordu. Mecburen kızımın telinden yazılarınızı okuyordum ve bu korunma efalleri hayatımın kurallarıydı, onları uyguluyordum sadece. 
Okul ve ev arasında kalmıştım. Mayıs ayının 21 inde gece sahur yemeği yiyorduk, kızım deniz ve ben. Çünkü o gün pazarı pazartesiye bağlayan geceydi. Gündüzünde kızım da oruç tutmuş çok hoşuna gittiği için pazartesi de tutmak istemiş, benimle sahur yemeği yiyordu. Eşim uykudan kalkıp mutfağa geldi ve bağırmaya başladı. Saat biri yirmi geçiyordu. Bize niye yatmadınız diye bağırıyordu. Sahur yaptığımızı gördüğü halde, şeytan iyice kuşatmıştı benliğini ve yine bizi gece saat ikide evden attı. Bu sefer kızımla beraber attı. Yapacak bir şeyimiz yoktu, hocam.

*Biz …lalıyız, annemlerin burada evi var. Ama kendileri evde değildiler… Gece gidecek yerimiz yoktu yani. Yalvar yakar kaldık, sabah gideriz dedik. Ve sabah onbirde evden çıktık. Annemlerin anahtarları varmış kardeşimde onu alıp oraya yerleştik.
İşte orada namaz kılamadım. Korktum çünkü. Ayetel kürsi okurken oturduğum yerde sağa doğru döndürülüyorum. Defalarca okuyor olduğum için kendimi tam sağa dönmüş, sol devri yapmış olarak buluyordum…
Yani bana sol devri yaptırılıyordu ve ben bunu engelleyemiyordum. Annemlerin evinde okumayı da namazı da bu yüzden bıraktım… Anladım ki ben ibadet etmek için bile eşimden güç alıyormuşum.

*Sizden öğrendiğim her şeyi ona bir şekilde uygulatmalıydım. Bizim yanımıza gelip gitmeye başlamıştı. Pişman olmuştu ama celal ona izin vermiyordu özür dilemesi için. Sonra biz temmuzda Milas’a gideceğiz diye ona haber verdik, geldi. Oturduk, çok sakindi… Sakinliğini fırsat bilip sizden öğrendiğim her şeyi söyledim. ‘’Çok sinirlisin, bunları bizim için değil, kendin için uygula’’ dedim. Hocam biz Milâs a gittik, bizi güzel uğurladı. O gün dediklerimi uygulamaya başlamış. Birkaç gün sonra telefon etti;’’ sen ne yaptın bana, hocan ne yaptı bana’ ’diyor başka demiyordu… ‘’ne oldu’’ dedim. ‘’hayatım değişti’’ dedi. Yatağının yönünü bile değiştirmiş. Hocam onu yoldan çıkaran alkolik bi arkadaşı vardı, ondan anında uzaklaşmış. Şimdi görüşmüyorlar. Sürekli kaza yapıyordu eşim, şimdi çok şükür. 
Bizden ayrılınca parmağı kırılmıştı bir şey dememiştim sonra gözleri kapanmıştı, doktor ona ‘’mikrop kapmış’’ demiş. Bende ‘’bi tövbe et istersen’’ demiştim. Yine annemlerdeydik gülüp geçmişti.

*Hocam sizden öğrendiğim her şeyi ona söylerken beni sessizce dinlemesine şaşırmıştım. Uygulayınca iyice şaşırdım. Hayatı değişti, kendisi bile inanamıyor. Sonra bizi ağustosta almaya geldi. Önce başka bir yere tatile götürdü. Ardından evimize döndük. Hocam söyleyin bana, ben size Allah Razı Olsun demeyeyim de ne diyeyim. Bir değil milyonlarca defa ALLAH RAZI OLSUN hocam. Sizi verene, buldurana milyonlarca ŞÜKÜRLER olsun. Şimdi kızımız psikolojisi çok iyi. Evimizin huzuru çok iyi…
Çok şükür ve hocam bu arada bizi tehdit edenler yakalandı. Bu ayın on birinde mahkemeleri var. Diğer bize dava açanların Şubat 14 ünde davaları var ama inanıyorum ki bizim için güzel sonuçlanacak. LA TAHZEN İNNALLAHE MEANE diyorum.

*Ben sizin ikinci zikrinizi alamayınca ya Müheymin okuyordum. Onu anlatmıştım zaten ve Cebrail aleyhisselamın gelişini… 
Bunları da size yazmazsam bir daha gelmeyeceğini söyledi. 
Hocam burada küçük sırlar varmış. Bunları yazmalıymışım.

*1.Hocam bayan kardeşlerimiz saçlarını kısa kestirirlerse maddi kayıplarla fakirlik zuhur edermiş.
*2.Ayrıca hocam gece ayna ya bakılırsa mutsuzluk olurmuş…
*3.Ve ayrıca hocam yataktan sağımızı geniş tutarak soldan kalkarsak sinirli asabi geçecek bir güne engel olurmuşuz,
*4.Ayaklarımız dünyamızı(temsil) ifade edermiş
*5.Hocam bazı “dünyalık işler” ters gidiyorsa, 21 gün çorabımızın içini giyersek o kötü gidişi tersine çevirebilirmişiz…

Hocam sağlıcakla kalınız hocam. Bu sene size ilk yazdığımda beni ve ailemi nelerden kurtardınız bir bilseniz demiştim ya hani… Sizi ben sevmeyeyim de kim sevsin hocam. Allah ömrünüze ömür katsın. Mutluluğu daim kılsın. Önce size sonra bütün Zülfikar kardeşlerime ve sonra Muhammet ümmeti müslüman kullara… Sizi çok seviyorum hocam. Herkes keşke sizin ve dediklerinizin kıymetini bilse ne hayatlar değişirdi kim bilebilir Allah’tan başka. Selam es selam
Eğer siz olmasaydınız,yazılarınız olmasaydı hem kızım hem ben ölmüş olabilirdik, bu kadar ciddi bir durumdu. İyi ki varsınız iyi ki.

-Selam es selame Denizcan… Rabbimizin selamı, bereketi, ilmi, irfanı, izzeti ve şerefi ile iki cihanda huzuru üzerimize olsun. Size deniz demeye devam edeceğim inşaallah. Derya, deniz güzel haberleri ve hikmeti rabbim bize senin dilinden bildirsin, elinden yazdırsın inşaallah.

*Âmin inşAllah hocam

Yazdıkların yeterince açık ve kapsamlı maşaallah. O yüzden ben yorum yapmayacağım. Sadece edit ederken dikkatle her bir hikmeti belirgin hale getirmek için çaba sarf edeceğim. Rabbimin izniyle bu yazının kazanımları, yüzlerce kitap okunsa elde edilmeyecek kadar ibret ve hikmet içeriyor. Çektiklerinizin bedelini rabbim size ne güzel verdi de bizler de nasipleniyoruz.

Sabrınız, inancınız, rabbimize tevekkülünüz ve dualara sarılmanız ileri derecede ibretlik. Umulur ki çok insana umut vadeden bir paylaşım olacak. Dilerim ki her okuyanın kalbine, ruhuna sinsin hem rabbim hayatlarına uygulamayı her bir okuyucuya nasip etsin. Senin bize yaptığın gibi samimi duaları almayı sana, bana, bize lütfu keremiyle nasip etsin. Şimdiden her okura rabbim arşın melekleri ile imdad etsin, tövbe namazları ile af ve mağfiret nasip etsin, canlarını ateşten çekip alma iradesini göstersinler. Yalnız kendi nefislerini değil eşlerini ve evlatlarınız da kurtarmaya yakın çevrelerine örneklik etmeye rabbim izin versin. Âmin rabbim âmin. Yazmaya devam edeceğini umuyorum. Rabbimiz! Bizi Cebrail’in ulaştıracağı kutsi haberlerinden, ikliminden  nimetlendirmeye devam et lütfen. Rabbim senin keremine sınır yoktur. Lütfet ya mucip ya müheyminün. Ya hu ya hu ya huuuu… Selam es selame

*Âmin inşAllah hocam… Geçen berat gecesinde dua etmek Rabbimden güzel şeyler istemek için namazımı kıldıktan sonra duaya yönelmiştim.
O zamana kadarki bütün yaşadıklarım geldi gözümün önüne. Tehditler, şikâyetler, korkular, evdeki kavgalar ve içim titreye titreye Allah’ı düşündüm. Bir sıcaklıkla beraber yaşadığım bütün sıkıntılara defalarca şükür ettim. Ama içten ama gönülden bir tarafım diyordu ki ‘’şükür etme ıstırapların çoğalır’’. Ama ben, ‘’olsun, ben rabbimi buldum diye şükür etmeye devam ettim, size teşekkür ettim. Allah’a teşekkür ettim. Sıkıntılarımı tek tek aklıma getirip teşekkür ettim ve dilek dileyecektim vazgeçtim hocam, sadece teşekkür ettim.
Sonra Rabbim dedim, senin yolunda savaş verenlerden olayım, ağır olanları mutlaka ki yapamam, bunlara söz vermiyim ama bana göre de bir görev vardır.
Rabbim! Karşıma çıkar, ben onu yapayım dedim.
Sana hizmet edeyim diye,yemin ediyorum, saatlerce ağladım. Sonralarda bunları hep aklıma getirdiğimde, karşılıksız, bedelsiz ver, Rabbim diye dua etmekten kendimi hiç ayırmadım. Bunu demeyi hiç unutmadım.
O zamandan beri Allah ismini hiç diyemedim hocam, hep korktum. İyi de yapmışım hani. Allah ta diyor ya “sadece ben den korkun” diye.
Bunun Allah ismini anmaktan korkmak olduğu manasını sessizce, bağırarak anlatıyorsunuz yazılarınızın hepsinde.
İşte ben de buna uydum.
Sadece zor anlarda Allah korusun diye içinden geçirebildim. Dilime bile dökemedim.
 
Şunu çok iyi hatırlıyorum; Cebrail as mın ilk geldiği gün, dualarımdan sonra, bütün işlediğim günahları düşünüp o anda dilimi Allah’a emanet etmiştim.
Sanırım bu da önemli, çünkü ondan sonra geldi hocam.
Ve ben ona sorduğumda ”ben Hızır as mı hiç gördüm mü”, diye… Bana çoook diye bir cevap gelmişti.
”Mesela o borçlandığın kişiler” dedi… ”Onlar, Hızır as kılığında geldi sana ve borçlandırdı. Ve bunlar senin sınavındı” dedi.
Ve şükür ki berat gecesinde bana Rabbimi buldurdu diye sıkıntılarıma teşekkür etmiştim. Ama Rabbim sizi vesile ederek, doğru efallerle, doğruyu gösterdi.
Bunları size yazmaya söz vermiştim ona..Yazmayınca ”yazana kadar gelmeyeceğim” dedi.
Hocam, onun için hakkınızı helal ediniz.
Birkaç gün geç yazdığım için.
Demek kardeşlerimizin bunlardan bazılarına ihtiyaçları var. Çok geç kalmamışımdır inşaallah.
Selam es selam.
Yayınlanma tarihi: 3 Kas 2018, 00:51
YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

  1. Anonim dedi ki:

    Selam es selam hocam sizin selamımı verdim inş sakinca yoktur maşallah nelere vesile oluyorsunuz size sağlığınıza duaciyim yazıda çorabı içini nasıl giyecegiz hocam içini disinami çıkaralım tam anlatabilir mi kardeşimiz tekrar selam ve dua ile

    1. Hacı Ali BAYRAM dedi ki:

      içini dışına çıkaracak tersyüz edeceksin azizim.selam es selame

  2. Can hocama dedi ki:

    Selam es selame hocam
    “şükür etme ıstırapların çoğalır“
    Bunu biraz açabilirmisiniz ? Doğrusunu Rabbim bilir, biz bilemeyiz ama eger Ayşe hanımın ilettiklerine itibar göstermemiz gerekiyorsa,şükür namazı da buna dahilmi ? Bizleri aydınlatırsanız sevinirim.Rabbim razı olsun selam es selame ????

    1. Hacı Ali BAYRAM dedi ki:

      o yanlış bir ifade..şeytanın vesvesesi anlamındadır.şükür nimeti çoğaltır,isyan azaltır.

      1. Can hocama dedi ki:

        Anladım hocam,Rabbim razı olsun selam es selame ????????