İstemediğin bölüm yayınlanmadı

Sevgili Esra, Ve sen beni yanıltmadın; aşağıdaki mesajını gönderdin… Şimdi bu mesaja nasıl bir cevap yazılabilir koyu koyu düşüncelere dalmış durumdayım. Sanırım bugün cevaplayamam. İstihareye yatmam gerekecek. Sağ ve sağlıklı kal.

Nasılsınız hocam, iyisinizdir inşallah… Ben nasılım bilmiyorum, iyi miyim kötü mü, umutsuz mu, umut dolu mu? Siteden şiirleriyle tanıdığım bir arkadaşla mesajlaştık hocam ve size de gösterdiğim mesajları yazdı bana. Gerçek hayatta da ne yapacağımı şaşırmış vaziyetteyim. Ve burada da hocam… O Esra’nın ben olduğunun anlaşılmasını istemiyorum aslında… Hocam ne yapacağımmm. Huzursuzum hocam, bir sizle diniyor huzursuzluğum…

Sevgili Esra;

Bu sefer imla hatalarını düzeltmek gelmedi içimden. Sanırım biraz kırıldım. Sitede zaten takma adınla kayıtlı değil misin? Sitede kullanıcı adımızı bilmekle, bizi bilmiş mi oluyorlar. Hem bilseler bile ne varmış, yazdıklarımızda. Kulun kınamasından korkan, Allah’ın azabından daha çok korkmalı, değil mi. Ben bile senin kim olduğunu bilmiyorum. Sen de beni bilmiyorsun. Sanal âlem böyle bir şey. Suç işlemiyoruz. Sen başlattın, yardım istedin. Ben de çabalıyorum. Yayınlanmasına da birlikte karar verdik. Belki, bir Allah’ın kuluna yol gösterir, ibret olur diyerek yola çıkmadık mı?

Oldu, oluyor bile… Yeni tanıştığımız, aynı senin konumunda olanlar, başka türden olanlar var. Herkes huzursuz, çıkar yol arıyor. Tövbenin nasıl yapılacağından bile habersiz olanlara ulaşıyoruz. Bencileyin, öz babalarının ulaşıp rahat konuşamadıkları konuları konuşarak, genel babalık yaptığımı sanıyorum. En büyük dileğim de kendi kızlarımın da bu mektupları okumasıdır. Okuyun desem kesin okumazlar. İnat olsun diye okumazlar. Tesadüfen okumalarını sağlamaya çalışıyorum. Henüz başaramadım.

İstemediğin bölümü yayınlamadım. Aslında onda da yayınlamayı durduracak bir şey yok ama madem sen öyle istedin. Yayınlamadım.

Yayınlanma tarihi: 26 May 2015, 22:56