İSRÂ` VE Mİ`RÂC 4.Bölüm
İSRÂ` VE Mİ`RÂC Bölüm IV
Hz. Mevlana
Der ki:
I.
Ey akıllı / fikirli er
Apaçık görmek istersen eğer
Canlar canı
Cananı
Şu canından geç
Yırt, at gözdeki, gönüldeki perdeleri
Yaşarken ölümü seç
Ölünür
Mezara girilir ya hani
O ölümü değil tabii ki
Seni değiştiren
Karanlıktan aydınlığa çıkaran ölümü seç
O
En güzel haber veren
Peygamber; hz Muhammed( s.a.v)
Ey ulular:
‘Ölmeden önce ölünüz’ demiştir.
Nitekim
Ben de ölmeden önce öldüm de
Bu sesi / nefesi
Bu şanı / şöhreti
O taraftan aldım, getirdim
A
Azizim;
Kıyamet ol da
Hayyül Kayyum’u gör
Ki;
Her şeyi görmenin gereğini yap
Mademki bu beden ruha alettir
Şu halde bu hakiki ölüm değildir
Nefis
Tanrı nuruna ulaşıp değişti mi?
Bu beden kılıcı
Lütuf ve ihsan sahibi Rabbin elindedir
Artık
Tanrının takdiri olur
O kulun rızası
Tanrı takdirine rıza verir
Zorla değil
Sevap için değildir
Bu rızalık
Kendiliğinden meydana gelir
Takdir Ona hoş gelir de
Artık hayatı
Zevk için istemez
Yaşamı
Kendisi için istenen şey olmaktan çıkar
Sebil olur
Ezeli emir neyse
İsteyerek ve severek ona uyar
Hayat ve ölüm aynileşir
Yaşarsa Allah için yaşar
Ölürse Allah için ölür
Korkudan,
Hastalıktan değil.
İmanı, itaati
Allah’ın dileği
Rızası içindir.
Cennet için,
Huri / kılman için değil.
Küfrü terk edişi
Yanmak / yakılmak korkusuyla değil
Allah içindir
Onlar
Merhamet timsali tanrı erleridirler
İşleri yönetmek üzere görevli
Tanrı buyruğunun sahibidirler
II.
Azizim;
Bilesin / bildiresin ki
Cömertlik,
Sebepsiz vermektir
Temizlik,
Her şeyi yaratana verip arınmaktır
Öyle ki
Bu
Bütün şeriatların ötesindedir
III.
Onlar
Şiddet zamanlarında
Sıkıntı vakitlerinde
Yaratılmışa
Annenin bebeğine acıması gibi acırlar da
Bedel talep etmeden
Rüşvet almadan
Gece- gündüz ihtiyaç giderirler
O erler
Ne tanrıyı sınarlar
Ne de kar zarar hesabı yaparlar
Alemlere direktirler
O tanrı erleri
Gizli dertlerin, gizli tabipleri
Muhabbetin / adaletin,
Rahmetin ta kendisidirler
İlletsiz
Rüşvetsiz daimi vericidirler
Sen de
Azizim
Bu suretle bilmiş ol ki
Kuddüs Tahir Rabbin
Yürekli mi yürekli
Yiğit mi yiğit öyle kulları vardır ki
Aramızda sıradan biri gibi dolaşır
Senin gibi /benim gibi yer içer
Ama
Dünya yalanının bıyığını koparırlar
Otağlarını, her daim, müminler için
Yardım kal’asının burcuna kurarlar
Bu şehitler
Biteviye yeniden / yeniden gazi olurlar
Bu Tanrı tutsakları,
Mücahitler
Her zaman her yerde
Yokluktan baş gösterir
Yeni /yeni baştan yardım elde ederler de
Anadan doğma kör değilsen eğer
Gör, gör derler.
Alanya /2008
Şimdi de Abdülkadir Geylani hz. den istimdat dileyelim
Ve Risale-i Gavsiye’den: bir bölümüne başvuralım.
………………………..
‘’-Ya gavs-ı a’zam…
İnsan sırrımdır.
Onun sırrıyım ben.
Eğer insan
İndimdeki menziline arif olsaydı
Derdi ki;
Bütün nefislerdeki nefsim ben,
Bu anda mülk yoktur
Benden başka…
— Ya gavs-ı a’zam:
İnsanın yemesi, içmesi
Mekânın hayatta duruşu,
Yayılışı ve konuşması, susması, yaptığı işi
Teveccüh ettiği şey
Gaib olduğu her ne varsa benim.
Sakini,
Muharriki,
Müsekkini benim.
Ve dahi buyurdu ki;
—Ya gavs-ı a’zam,
İnsanın cismi ve nefsi,
Kalbi, ruhu, işitmesi, görmesi
Eli ayağı ve tümünü nefsimle açıkladım
Âlemlerde ancak ben varım
Ve ben dahi onun gayri değilim.
Ve Rabbi Teâlâ devamla, dedi ki;
—Ya gavs-ı a’zam
Fakr aşkıyla yanan
İhtiyaç ateşiyle kavrulmuş birini görürsen
Yaklaş ona
Şüphesiz ki onunla aramda hicap yoktur
Bu hatırlatmalardan sonra konumuza devam ediyoruz…
Bu hadisin zımni (örtülü-gizli) anlamı miraç olayının sürekli olduğudur. Kıyamete kadar her devirde bir Zat miracı yaşayacak, geri dönüp insanların hidayeti, dünya düzeninin devamı için mücadele edecektir. Bu adetullahtır. Kıyamete kadar böylece devam edecektir.
Yeni bir şeriat gelmeyecek, her gelen zat teorik olarak Kur’an-ı Azimüşşan ‘a tabi olarak hizmet (nebi olarak) verecektir. Kur’an-ın hükmü bakidir. Nur-u tevhide ulaşan ‘’her zat’’ efalinde muhtar olmakla beraber hakikate sadık kalmakla yükümlüdür. Kur’an’dan sapmalar ancak (hata’en) yapılan işlerdendir. Hata’en bile olsa sapma olduğunda, zat kendisi, dönemindeki ve sonrasındaki insanlar zarar görür, hükümlerin eksikliğinden dolayı çile çekerler.
Zat kemale erinceye kadar ( insan olarak hatadan muaf olmadığı için) kusur yapması doğaldır. Kemale varınca, ya kendisi hatalı gidişatı giderir yahut kendisinden sonra gelen zatlar o olumsuz tecelliyi ortadan kaldırmaya çalışırlar.
Hikmet ilmi en zor ilimdir. Çok üstün fedakârlıkla çalışılması gerekir. Kişisel gayretin yanında mükemmel yetiştirilmiş olmak da gerekir ki bu her zaman mümkün olmaz. Ayrıca hatasızlık kimsenin harcı değildir. Bu nedenle kitabullah’ta, ümmetin sürekli salâvat getirmek suretiyle, zamanın zatlrına dua ile yardım etmeleri istenmiş, hatta emir edilmiştir. Yapılan salâvatın içinde hem ‘’Efendimiz ve ali ve ashabı’’ hem ‘’ zamanın zatı alisi ve sevdikleri ’’, hem de ‘’Ümmet’’ dâhildir. O nedenle salâvatı şerifleri Allah’u teala hicapsız kabul edeceğini vaadetmiştir.
’’Nasılsanız öyle yönetilirsiniz’’ hükmü gereğince sorumluluk ortaktır.
Bir müminin yapabileceği en büyük dua salâvatı şerifedir. Birçok salâvat tertibi vardır. En kısa ve kâmil olanı; ‘’Allahümme salli ala seyyidina Muhammed’in ve âlâ âli seyyidina Muhammed.’’ şeklinde olanıdır. Âli kelimesinde aile efradı vardır ki, bizler dâhil bütün müminlerdir.
Der beyan-ı Evliya’yı Kibar Ve Enbiya
( Esrar-ı Hakikat )
VUSLATA ERENLER
Evliya-i kibarın serurudur kutup, Kemal hikmette şeriatın emrin tutup
Marifetullahta şol güller gibi kokup, Zahir efalinden görürler tecelliyatı
Dünyada kutup her zaman bir tanedir, Onda ilmlerin ilmi, ilm-i ledün vardır
Mümin’lere gayet şefaatkâr, yardır, Gece gündüz demez eder Hakk’a niyazı
Müminler için durmadan dualar eder. Onları Hakkullah’a makbul kullar eder
Sırrullah’ta sırdan sırra durmayıp gider, Hem güzel bilir, işler marifetullahı
Her daim duası kabul marifetullah, Sırrı ilm-i ledünde işi hikmetullah
Vahiyle gördüğü nurlar hep sıfatullah, Vahdetten seyreder daim Cemalullah’ı
Bilmez nedir zorluk işinde yoktur zeval, Gördüğü nurlardan verir haber hep cemal
Zat efalindendir dünyada cümle kemal, Dilerse daim mamur eder her viranı
Dünyayı diler harap eder diler mamur, Efalinde yoktur acziyet yahut kusur
Mülkü dilediğinden alır veya verir, Gösterir kullara izzeti ya hakiri.
İlmullahı tarif etse çok olur kutup, Kutuplar onun zamanında çok olup
Kendisi kemal ile kutbul aktap olup, İhtiyaç olur, ziyaret eder cananı
Evliya-i kibar içinde olan kutup, Hâkim hükmü baştanbaşa cihanı tutup
Melekler dahi kemaline hayran olup, An içinde mukadder olur her efali
Efalinden mukadder olur bütün işler, Ya ne taraf olmalı arkası demişler
Ravza-i mutahharayı evla görmüşler, Tecelli arkadan zuhur bilir erkânı
Önünde olan ile mücahede eder, Efal zat sıfatullah’a intikal eder
Sıfatullah kemali hikmette devreder, İradeden emre sudur eder fermanı
Emrinden zahire esma eder tecelli, Hakikat bu marifetullah’ın kemali
Zahirde ergeç zuhur eder zat efali, Efalinden zuhur etmiştir pür tecelli
Efalı marifetullahla tevhit olur, Her işi zatın saadetle hâsıl olur
Beşerde kemalle cemal tecelli olur, Saadete erer mü’minlerin canları
İlk önce ilmi ebedandan haberler alır, İsterse karşılar efaliyle tecellisi azalır
Saadete dair ise tecellide bırakır, Külliyen zuhur eder zahire muhtevası
Biri rüyadır haberi tevilen verir, Rüya ilmi çok geniştir zor bilinir
Zamanla zat rüyaya bakmaz olur, Devrinde tecelliyat bulur kemali
Beş ilim içinde iş geri kalmaz, Zat, sıfat, esma, evkat, efal ayrılmaz
Cemal efalinden hiç zarar olmaz, Kemal hakikatin marifetullah şanı
Efal celal olursa sonuç celal olur, Öyle efalden küffara yardım olur
Celal efalinden tecelli keder olur, Zat tecrit eder daim celal efalini
Celali esmlar küffara çok yardım eder, Cemal efal esma küffara zarar eder
Cemal efali müminleri memnun eder, Zatın müminlere rahmeti pek çok oldu
Efal celal müminleri daim incitir, Zat celal efalini tecrit etmelidir
Ol vakit celal her daim mahkûmdur, Hâkimdir cemal kudretten zatın fermanı
Cemalde ise efali, kuvvet cemaldedir, Kudretullahta müminler kemaldedir
Zatın efali zahiren kudretullahtır, İşler efali, müminler bulur kemali
Bütün esmaullah olmuştur zata sıfat, Okur esmayı efalden olur tecelliyat
Okuma celal esmasın, olmasın sıfat, Celalden değil, cemalden olsun tecelli
San-i bedi-adır, Kudretullah san’atı, Mücahedesinde fasıl eder davayı
Zatın kemali halleder azım sevdayı, Tevhit olmuştur sıfatullah olur efali
Celal efalini tecrit hem mahkûm eder, Zat efalinde kemalden kemale gider
Cemal bakidir kudretten hünerler eder, Marifetullahta kavidir metaneti
Mahfuzdur mahlûkat, efal cemal hıfz eder, Cemalde ziyan yok, kemal tecelli eder.
Marifetullahtan kemalde hünerler eder, Açılır sırru hakikatte kudret meydanı
Esma el Hüsna okuyup efaline başlar, Ezel budur, zat efalinden olur işler
İlmi ledünde buna marifetullah demişler, Tevhidi hakikat sırrından aldım haberi.
Okurken arkan Ravza-i mutahharayı, Ya reisi hükümete dönük olmalı
Ondan müminler çok büyük kuvvet bulmalı, Hakikat marifetullah hikmet beyanı
Müminler kuvvet bulur böyle tertiple, Efal cemal işlenir her biri adapla
Evvela niyet etmektir, cemal esmayla, Efale uygun manada olur esması
Esma el hüsna esma-i azam kuvveti, Cenabı hak halk eder tez âli kudreti
Memnun ve mesrur olur büyük Türk milleti, Aktap Türk’tür, daim şeref bulur milleti.
**** El yazması (esrarı hikmet) kitabın orijinalinden sadeleştirerek yayınlayan
Hacı Ali bayram
Yayınlanma tarihi: 8 Kas 2016, 15:30